Hello dear travel lovers. My name is Okay. This my first #haveyoubeenhere post. I hope you like the video I prepared for you. Because I would like to tell you a little about that place, that is, our first visit to Amasra district in Turkey's Bartın province, in order to get away from the noise and stress of the metropolis a little bit. I will present you more photos that we took ourselves. However, for some things that I could not photograph due to our magical journey, I will also include a few photos I found on the internet so that you can feel and understand yourself more there.
Merhaba sevgili seyahat severler. Benim adım Okay. Bu benim ilk #haveyoubeenhere paylaşımım. Umarım sizin için hazırladığım videoyu beğenmişsinizdir. Çünkü sizlere o yeri yani geçtiğimiz yıllarda büyükşehrin gürültü ve stresinden biraz da olsa uzaklaşmak için Türkiye’nin Bartın ilinde bulunan Amasra ilçesine yaptığımız ilk ziyaretimizi biraz anlatmak istiyorum. Daha çok kendi çektiğimiz fotoğrafları sizlere sunacağım. Ancak büyülü yolculuğumuz sebebiyle fotoğraflayamadığım bazı şeyler için de internetten bulduğum birkaç fotoğrafa da kendinizi daha çok orada hissedebilmeniz ve anlayabilmeniz açısından yer vereceğim.
Our journey, which started from Ankara with my wife in the early hours of the morning with our own vehicle, started to give us pleasure as we progressed. After passing the province of Karabük, a magnificent view in the region known as the "wooded road or tree tunnel" between Karabük and Bartın in a short time, as if we were going to pass through the door to another world, he welcomed us and told us that our weekend trip would be a good one. Similar to the tree-lined road can be found in different regions of Turkey. However, I can say that it was the most magnificent visual feast I have ever seen. Frankly, it never occurred to us to stop and take photos while watching this magnificent view. I can say I'm sorry about that. That's why I'm attaching 2 photos of AA for better understanding. However, we plan to repeat this visit with our little girl as soon as possible. Then maybe I can post a more detailed post with more of my own photos. 😊
Eşimle sabah erken saatlerde kendi aracımızla Ankara’dan başlayan yolculuğumuz ilerledikçe bize keyif vermeye başladı. Karabük ilini geçtikten sonra kısa süre içinde Karabük-Bartın arasında "Ağaçlı Yol veya Ağaç Tünel” adıyla bilinen bölgede muhteşem bir manzara sanki başka bir dünyaya kapıdan geçecekmişiz gibi bize hoş geldiniz diyerek hafta sonu gezimizin güzel geçeceğini anlattı. Ağaçlı yolun benzerleri Türkiye’nin farklı bölgelerinde bulunuyor. Ancak benim şimdiye kadar gördüğüm en muhteşem görsel şölen buydu diyebilirim. Açıkçası bu muhteşem manzarayı izlerken durup fotoğraf çekmek hiç aklımıza gelmedi. Bunun için üzgünüm diyebilirim. O yüzden daha iyi anlayabilmeniz için AA’nın 2 fotoğrafını ekliyorum. Ancak en kısa zamanda bu ziyareti küçük kızımız ile birlikte tekrarlamayı planlıyoruz. O zaman belki daha detaylı kendi fotoğraflarımın daha çok yer aldığı bir paylaşım yapabilirim. 😊
We have come to the end of this beautiful journey, or rather, we have arrived in Amasra. But it's not over, this time a very beautiful view awaits us on the "Bakacak" cruise hill, followed by a magnificent day…
Güzel geçen bu yolculuğun sonuna geldik, daha doğrusu Amasra’ya vardık. Ama bitmedi, bu sefer bizi “Bakacak” seyir tepesinde çok güzel bir manzara ve ardından muhteşem bir gün bekliyor…
Amasra...
The history of Amasra, which was called "Amastris" in ancient times, with a promontory protruding into the sea, coves and islands that look like a sheltered harbor on both sides of the promontory, dates back to BC. It is said to date back to 8500 (Neolithic Age) and even earlier to the Stone Age. For this reason, being home to many cultures and civilizations, it has also witnessed history.
In 1460, an expedition was organized by the armies of the Ottoman Empire to Amasra, which was captured by the Genoese in the 13th century. When the Ottoman Sultan Mehmet the Conqueror of the period saw Amasra, he sent a message to the castle saying, "Is this the Çeşm-i Cihan?(Çeşm-i Cihan: Eye of the world, precious of the world)" and said, "I do not want to take it by damaging such a beautiful place. Bring me the key to the castle." It is rumored that he said. I mean, it's such a fascinating place.
Amasra…
Denize uzanmış bir burun, burnun iki yanında korunaklı bir liman gibi görünen koy ve adalarla antik dönemde “Amastris” adıyla anılmış Amasra’nın tarihi M.Ö. 8500 (Neolitik Çağ) yıllarına ve hatta daha öncesi olan Taş Devri’ne kadar dayandığı söylenir. Bu sebeple bir çok kültüre ve uygarlığa ev sahipliği aynı zamanda tarihe de şahitlik yapmıştır.
13. yüzyılda Cenevizliler tarafından ele geçirilen Amasra’ya 1460 yılında Osmanlı İmparatorluğu orduları tarafından bir sefer düzenlenmiştir. Dönemin Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı gördüğünde **“Çeşm-i Cihan bu mu ola”** diyerek kaleye haber gönderip **“Bu kadar güzel bir yere zarar vererek almak istemem. Kalenin anahtarını bana getiriniz.”** dediği rivayet edilir. Yani o kadar büyüleyici bir yer diyebilirim.
Let's go back to our visit, after seeing the magnificent view and enjoying it for a while, we left our belongings and our vehicle in our cute boutique hostel where we will stay and threw ourselves out. If you are going here for a few nights accommodation rather than a day trip, you can go there by renting a room in advance in small hotels in Amasra or in small boutique pensions where the locals will welcome you with a smiling face.
Since everywhere in Amasra is within walking distance and close, we preferred walking. As soon as we left our accommodation, we took a short walk to the Çekiciler Bazaar. Here, we saw many shops where local handcrafted souvenirs and wood-carved products were sold, and we started to wander around, forgetting to photograph again.
Dönelim bizim ziyaretimize muhteşem manzarayı gördükten ve bir süre keyfini çıkardıktan sonra hemen konaklayacağımız şirin butik pansiyonumuza eşyalarımızı ve aracımızı bırakıp kendimizi dışarı attık. Şayet siz de buraya günübirlik bir ziyaret için değil de birkaç gece konaklama için gidecek olursanız, Amasra içerisinde bulunan küçük oteller ya da bölge halkının sizi güler yüzle ağırlayacağı küçük butik pansiyonlarda önceden oda kiralayarak gidebilirsiniz.
Amasra’da her yer yürüme mesafesinde ve yakın olduğu için biz yürüyerek gezmeyi tercih ettik. Konakladığımız yerden ayrılır ayrılmaz kısa bir yürüyüşle Çekiciler Çarşısı’na vardık. Burada yöreye özgü el emeği hediyelik eşyaların ve ahşap oyması ürünlerin satıldığı çok sayıda dükkan gördük ve yine fotoğraflamayı unutarak dolaşmaya başladık.
After the bazaar, we walked around the coast and the harbor, passed the historical Kemere Bridge and the castle gate, reached the Boztepe peninsula, and walked up the hill to the Crying Tree location. In this place where there are many couples like us, we sat on the benches and drank tea across the Rabbit Island, which is 150-200 meters away from Amasra, and watched the seagulls and rested.
Çarşıdan sonra sahili ve limanı dolaşıp tarihi Kemere Köprüsü ve kale kapısını geçerek Boztepe yarım adasına ulaşıp tepeye Ağlayan Ağaç mevkiine doğru yürüdük. Bizim gibi bir çok çiftin bulunduğu bu yerde banklarda oturup Amasra’ya 150-200 metre açıkta bulunan Tavşan Adası’nın karşısında çay içtik, martıları izleyip dinlendik.
I would like to mention briefly. Rabbit Island has no land connection with Amasra. It can be seen more closely by boat. I know that there are historical ruins such as the Byzantine Church and the Monastery from the Genoese. I hope we can see it on our next visit.
Kısaca değinmek isterim. Tavşan adasının Amasra ile kara bağlantısı yoktur. Tekneyle daha yakından görülebilir. İçerisinde Cenevizlilerden kalma Bizans Kilisesi ve Manastır gibi tarihi kalıntılar olduğunu biliyorum. Umarım bir sonraki gidişimizde görme imkanı buluruz.
Although returning from Boztepe was not physically as difficult as leaving, it was difficult to get away from that magnificent view. However, I can say that we are far away, because our next stop, “Rock with Pillars”, offered us a magnificent sea view and a magnificent sunset. I can say that it is impossible to leave there after being caught in the sunset. 😊
Boztepe’den dönüş fiziksel olarak gidiş kadar zor olmasa da o muhteşem manzaradan uzaklaşmak zordu. Ancak iyi ki uzaklaşmışız diyebilirim, çünkü bir sonraki durağımız “Direkli Kaya” bize muhteşem bir deniz manzarası ve muhteşem bir gün batımı keyfi sundu. Orada gün batımına yakalandıktan sonra bırakıp gitmek imkansız diyebilirim. 😊
We finished our day in Amasra by eating something in Çeşm-i Cihan, which takes its name from the narration we have just mentioned. I had heard that many of the restaurants here are very good and that the Amasra Salad with 27 kinds of ingredients is praised. Maybe you can complete this beautiful day by eating something with some alcohol.
Amasra’daki günümüzü ismini az önce bahsettiğimiz rivayetten alan Çeşm-i Cihan’da bir şeyler yiyerek tamamladık. Buradaki restoranlarının bir çoğunun çok güzel olduğunu ve 27 çeşit malzemeli Amasra Salatasının methini çok duymuştum. Siz de belki biraz alkol ile bir şeyler yiyerek bu güzel günü tamamlayabilirsiniz.
There are many old buildings and historical ruins in Amasra. Amasra Castle, Amasra Museum, Genoa Castle, Bird Rock road monument, Kemere Bridge, Lighthouse, Small Church from the Byzantine period are some of them. We were able to see some of them, as we had a sudden, unplanned trip.
Although it is a small place, Amasra is a place that can be visited several times a year with its location, nature, cuteness, loving people and unique beauty it offers us from sunrise to sunset.
That's all I say. I wish you all a nice Amasra trip. While you're there, don't forget to stop by Safranbolu and drink Turkish coffee... 😊 See you soon...
Amasra’da çok sayıda eski yapı ve tarihi kalıntı mevcuttur. Amasra Kalesi, Amasra Müzesi, Cenova Şatosu, Kuş Kayası yol anıtı, Kemere Köprüsü, Deniz Feneri, Bizans döneminden kalma Küçük Kilise bunlardan bazıları. Biz de ani gelişen, çok planlı olmayan bir gezi yaptığımız için bunların bir kısmını görme imkanı bulabildik.
Küçücük bir yer olmasına rağmen konumu, doğası, şirinliği, sevecen insanları ve gün doğumundan gün batımına varıncaya kadar bize sunduğu eşsiz güzelliğiyle Amasra gerçekten yılda birkaç sefer ziyaret edilebilecek bir yer.
Benden bu kadar diyorum. Hepinizin güzel Amasra gezileri olmasını dilerim. Gitmişken Safranbolu’ya uğrayıp Türk kahvesi içmeyi sakın unutmayın… 😊 Görüşmek üzere…