Aklımda bir bayram yazısı kaleme almak yoktu hatta bugün içimden bir şeyler karalamak bile geçmemişti. Ama en olmadık zamanlarda ve mekânlarda ansızın bir sürü düşünce ve fikir geliyor aklıma. Bazılarını yakalayıp kaydediyorum ya da etrafımda o an olan birine, 'biliyor musun aklıma ne geldi?' diye anlatıyorum. Sizin de başınıza geliyor mu böyle şeyler? 🙂
Dört yıl önce bayram şekerlerinden bahsettiğim yazımı okudum da hiçbir şey değişmemiş, sanki zaman hiç geçmemiş gibi.. Biraz duygulandım galiba ve eski günler geçti aklımdan. Yıllar önceki bir bayram sabahına ışınlandım adeta. Kahve kokusu sardı etrafımı ve daha da belirginleşti her şey. 5 yaşındayken bir bayram ziyareti sırasında ev sahibemiz, baklava-sarma-börek üçlüsünü ikram ettikten sonra dumanı üstünde tüten birer fincan kahve getirdi. Çocuklara da mı, hayır tabi ki. 🙅♀️ Fanta-kola ikilisinden biri yeter de artardı bile. Hem küçükler kahve içmezdi, kararırdı öyle değil mi?
O zamanlar kahveye düşkündüm. Bizlere yasak olduğundan mıdır bilemiyorum. Yasaklanan şeyler cezbedici gelmiştir hep. Evde de annem, nadiren yapardı ve genelde sütlü kahveyi tercih ederdi. Çok severdim ve lezzetli gelirdi bana. O tadı bugün şu yaşımda bile arıyorum..
Neyse. Birkaç ay sonra Van'dan Ankara'ya giden uçakta seyahat ederken hostes abla gelip ne içmek istediğimi sordu. Bu fırsatı kaçırır mıyım, tabi ki hayır. :) Heyecanla 'kahve' dedim. O yaştaki küçük bir çocuktan kola-meyve suyu gibi şeyler söylemesini beklediği için biraz şaşırsa da "peki" dedi. Yanımda oturan kız kardeşime de aynı soruyu yönelttiğinde yine aynı cevabı aldı ve belki de "Bunlar da nasıl çocukmuş" deyip elimize kahveleri vererek uzaklaştı. Arka koltukta olan annem ve babam da "Siz içemezsiniz, niye istediniz?" deseler de dinlemedik ve kıkırdayarak yudumladık. ☕☕
Aynı anda 'off çok acıymış bu' diye hayıflandığımızı, ağzımızı buruşturup bardakları babama uzatışımızı ve onun "ben size dememiş miydim?" bakışını attıktan sonra bizim yerimize içişini hatırlıyorum. 🙆♀️
Kardeşimle yaşadığımız bu olay ailede hep gülerek anlatılan bir hatıra olmuştur. Küçükken kavga edip anlaşamadığımız zamanlar olsa da yeri geldiğinde aynı bebeği kıskanıp bilgisayarı kullanmak için kapışsak da kardeşlik güzel şey. Kendisine de sık sık söylerim; o annemle babamın hayatıma kattığı en değerli şey. Şimdi erkek kardeşimi de anmasam olmaz. Burayı okumaz biliyorum ama eğer okuyorsan bil ki sen de benim için çok kıymetlisin. 💕
Muğla'da küçüktüm, bayrama dair pek bir şey hatırlamıyorum ama orada yediğim içi dolgulu elegan şekerlerin tadı bir başkaydı sanki. Şimdikilerde mi eksildi o tat yoksa bizlerin mi tadı tuzu kalmadı bilemiyorum. Belki de nesnelerden çok o ânı yaşarken kimlerle olduğun ve ne hissettiğindir mühim olan. Keyif aldığın bir zamanda yenilip içilenler daha farklı geliyor belki de. Yıllar sonra hatırladığın o tadın değişmiş olduğunu zannediyorsun ama değişen belki de bizizdir.
Van'da bayramlar daha renkli geçerdi. Janjanlı paketlere sarılmış, şu an markasını bile hatırlamadığım rengarenk çocuk şekeri / çikolatalarından alınırdı kilolarca. Bayramı kutlamak için o kadar çok çocuk gelirdi ki kapı neredeyse hiç kapanmazdı. Ben sorumluydum o görevden. Karşımda ellerinde şeker dolu poşetler olan 15-20 çocuk görmek çok ilginç gelmişti ilk zamanlarda ama sonrasında alıştım bu duruma. Kendimle yaşıt ve bazen de çok büyük insanlara elimle tek tek şeker dağıtmaktan utanıyordum ama kâseyle uzatınca da hepsi gidiyordu. 🤷♀️ Hatta bir arkadaşımın başına böyle bir talihsizlik gelmişti. Şeker topladıktan sonra eve geldiğinde kapıyı çalan çocuklara kendininkilerden ikram etmek istemiş. Şekerlerin olduğu torbayı uzatıp içinden beğendiğini alsın derken poşeti kaptığı gibi uzaklaşmış çocuk. :D Ağlayarak anlatmıştı, o an çok üzülmüştüm ama çocukluk işte. ☻
İstanbuldaki bayram şekeri toplama maceraları biraz farklıydı. Çeşitlilik artmıştı. Sadece şeker değil de balon dağıtan komşularımız vardı. 🎈 Tabi ki dışarıda gördüğümüz arkadaşlarımıza hangi numaralı dairenin verdiğini söylemek de adettendi. :)
Bozuk para hazır edip kapıdaki biz çocuklara dağıtan bonkör komşularımız da vardı. Ama beni en çok şaşırtan yan komşumuz olan bankacı Ayla Teyze'nin işlemeli bir mendile sarıp verdiği bayram harçlığıydı. Hâlâ saklıyorum o mendili. Bir de taşınırken verdiği çiçek desenli kutuyu. Küçüklük fotoğraflarımı emanet ettiğim kutuyu her gördüğümde, elime alıp dokunduğumda anıyorum onu hâlâ. 🌸
Bayram deyince, şekerlerden bahsedince onu da anmasam olmaz diyeceğim bir şey daha var. O da Kent Sesame. Önce annemin babasıyla girdi hayatımıza. O ballı susamlı şekerden başkasını hiç görmedim onlarda. Öylesine sadıktı ki bir başkasını almak ona ihanet etmek gibi geliyordu. Ondan sonra bayrağı dayım devraldı. :) Geçtiğimiz Ramazan Bayramı'nda da onlardan ikram edilince aldım ve bu aile geleneği hâline gelen şekerle ilgili eski günleri yâd ettik. 🙂
Nedendir bilinmez ama yüz yıldır bizimle bu şeker sanki. Ondan sonra da bu bayrağı ben devralırım diye düşünüyorum. 🙆♀️ En azından onlara saygı niyetiyle gidip arar bulur ve diğer şekerlerin arasına katarım mutlaka. ✌🏻
Küçükken bayramlık kıyafetlerimizi başucumuza koyup uyurduk. Günler öncesinden heyecanla giyeceğimiz zamanı beklerdik. Şimdiyse o ruhu hissedemiyorum kendimde ve çevremde. Yine de ufak tefek de olsa yeni bir şeyler almaya çalışıyorum o güne özel olarak. Son birkaç yıldır kitap hediye alıyorum kendime. Neredeyse her özel günü bahane edip kitap alıyorum ama bu aramızda kalsın. 🙆♀️
Her defasında bu son artık, aldıklarımın hepsini okuyabilirsem bana yeter diyorum ama sonra bu dediklerimi unutuyorum ya da -mış gibi yapıyorum. Kendini kandırmanın en güzel hâli bu olsa gerek. 😋
Bu topluluktaki ilk yazım, burada yazmak için beni davet eden sevgili @baycan'a ve her daim emeğini esirgemeyen sevgili @damla'ya selam ve sevgilerle. 💕
Bu vesileyle herkesin bayramını kutluyorum. Sevdiklerimizle sağlıklı ve mutlu nice bayramlara.. 🌼