ENG
Hello everyone! Our adventure continues with high participation. Although it is difficult for me because I don't have much time these days, I hope to continue somehow until the end. I don't have time to read the adventure posts. I think I will find a gap and read them all at once. 😂 I think I will start travelling by city ferry soon. These journeys will be a very good opportunity for this. For now, for my first goal, which is to catch up with the posts on time and not to break away from the adventure, I think I will go into the details of my holiday summary that I started the adventure. I won't do it in chronological order because it's too complicated. 😂 For him, I will tell about Hasan Drowned Waterfall in the Kaz Mountains, which is somewhere in the middle.
On the way to Akçay, I always used the satnav because it was my first time. Somewhere near Akçay, when I enlarged the satnav, I realised that we were close to the Kaz Mountains. My girlfriend also did research on where to go in the Kaz Mountains. So we went to Hasan Drowned Waterfall, which is close to us. To get here, after leaving the main road, it takes about 15 minutes on dirt, potholed and winding roads. The worse the road is, the better the trees surrounding the road. So if you are not driving the vehicle, it is a pleasant journey. 😂
Before reaching the waterfall, there is a wooden gate. A fee is paid to pass this gate. Although I don't remember how much it is now, it was a fee of 60-80₺ (2-3$). After parking our car in the car park inside, we saw the waterfall right at the bottom. It is very difficult to find before and after this waterfall. Probably the water source coming from the top of the mountain, where the rainwater merged into a stream, turned into a waterfall with the land structure in this part of the stream. Who knows how many such waterfalls along the stream, how many such streams around the mountain. 🤔 The things that attract me the most here are the carelessness of the water and the trees growing on the stones. In this mountain that has existed for many years, nature has shaped itself. The business or the municipality here has only built a wooden bridge to watch this beauty. Everything else is natural.
When we walked towards the back of the waterfall, we reached a level where we could put our feet in the water. The water was really cold. Some cold waters have a degree to which the human body can get used to, but not here. Maybe I didn't have the courage to wait long enough. 😂 Because I am very sweet. 😂
We spent about 2 hours here and left after watching the nature. Even though there was still time, because this trip tired us, instead of going to the sea, we loitered and rested. In the evening, we set up a raki table on the beach. 😂 It's a must. Stay with happiness.
TR
Herkese merhaba! Serüvenimiz, yüksek katılımla devam ediyor. Bu aralar çok vaktim olmadığı için beni zorlasa da sonuna kadar bir şekilde sürdürmeyi umuyorum. Serüven paylaşımlarını okumaya vaktim olmuyor. Sanırım bir boşluk bulup hepsini birden okuyacağım. 😂 Yakında şehiriçi vapur seyahatleri yapmaya başlayacağım sanırım. Bu yolculuklar bunun için çok iyi bir fırsat olacaktır. Şimdilik paylaşımları zamanında yetiştirip, serüvenden kopmamak olan ilk hedefim için, serüvene başladığım tatil özetimin ayrıntısına girmeyi düşünüyorum. Bunu kronolojik bir sıralama ile yapmayacağım. Çünkü çok karışık. 😂 Onun için ortalarda bir yere denk gelen, Kaz Dağlarındaki Hasan Boğuldu Şelalesi’ni anlatacağım.
Akçay’a giderken, ilk defa gittiğim için hep navigasyon kullandım. Akçay’a yakın olduğumuz bir yerlerde, navigasyonu büyüttüğümde, Kaz Dağları’na yakın olduğumuzu fark ettim. Kız arkadaşım da Kaz Dağlarında nereye gidilir araştırması yaptı. Böylece bize yakın olan Hasan Boğuldu Şelalesi’ne gittik. Buraya gitmek için anayoldan çıktıktan sonra, yaklaşık 15 dk toprak, çukurlu ve virajlı yollardan gidiliyor. Yol her ne kadar kötüyse, yolun etrafını saran ağaçlar o kadar iyi. Yani eğer aracı siz kullanmıyorsanız, keyifli bir yolculuk. 😂
Şelale’ye ulaşmadan önce, girilen ahşap bir kapı var. Bu kapıyı geçmek için ücret ödeniyor. Şu an ne kadar olduğunu hatırlamasam da 60-80₺(2-3$) gibi bir ücretti. İçeride bulunan araç park yerine aracımızı park ettikten sonra, hemen dibindeki şelaleyi gördük. Bu şelalenin öncesini ve sonrasını bulmak çok zor. Muhtemelen dağın en tepesinden gelen, yağmur sularının birleşerek bir dereye dönüştüğü su kaynağı, derenin bu kısmındaki arazi yapısıyla, bir şelaleye dönüşmüş. Kim bilir dere boyunca böyle kaç tane şelale, dağın etrafında böyle kaç tane dere var. 🤔 Burada beni en çok cezbeden şeyler, suyun umarsızlığı ve taşların üzerinde büyüyen ağaçlar. Uzun yıllardır var olan bu dağın içerisinde, doğa kendi kendisini şekillendirmiş. Buradaki işletme ya da belediye ise, bu güzelliği izlemek için ahşap bir köprü yapmış sadece. Geri kalan her şey doğal.
Şelale’nin gerisine doğru yürüdüğümüzde, burada ayaklarımızı suya sokabileceğimiz bir seviyeye ulaştık. Su gerçekten çok soğuk. Bazı soğuk sular, insan vücudunun alışabileceği bir dereceye sahipken, burası öyle değildi. Belki de ben yeteri kadar bekleme cesaretini gösterememişimdir. 😂 Zira canım çok tatlıdır. 😂
Yaklaşık 2 saat kadar burada vakit geçirip, doğayı izledikten sonra ayrıldık. Henüz vakit olsa da, bu gezi bizi yorduğu için, denize girmek yerine aylaklık edip, dinlendik. Akşamına da sahile rakı masası kurduk. 😂 Olmazsa olmaz. Mutlulukla kalın.