Hi guys. Yesterday we had a fun and enjoyable day at the Antalya Natural Life Park. I had promised Ali a long time ago that we'd go there. Due to various things getting in the way, I wasn't able to find the chance. But yesterday, waking up to a beautiful and sunny day, I made the decision that it was the right moment. Ali, Bal and I, the fantastic trio, packed our sandwiches and hit the road. I had mentioned Ali before in the cable car post, he's my neighbor's little son. Back then he was tiny, but now he's reached the age of nine. Now we see a more curious, intelligent Ali in front of us, still aspiring to become an archaeologist. 🙂 While wandering in the park, I bumped into a friend I hadn't seen in a long time. They had come for a stroll with their little daughter. They joined us for a while and together, we watched the adorable animals with the kids.
Merhabalar arkadaşlar. Dün Antalya doğal yaşam parkında eğlenceli ve keyifli bir gün geçirdik. Ali'ye uzun zaman öncesinden oraya gideceğime söz vermiştim. Araya başka şeyler girdiğinden bir türlü fırsat bulamadım. Dün güzel ve güneşli bir güne uyanınca artık zamanı geldi dedim. Ali, Bal ve ben muhteşem üçlü olarak sandviçlerimizi de alıp yola koyulduk. Ali'den teleferik yazısında bahsetmiştim. benim komşumun küçük oğlu. O zamanlar küçüktü şimdi artık dokuz yaşına geldi. Karşımızda daha bir meraklı, zeki ve hala arkeolog olmak isteyen bir Ali var anlayacağınız. :) Parkta gezerken uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım. Küçük kızıyla beraber gezmeye gelmişleri. Bir süre onlar da bize katıldılar ve çocuklarla birlikte sevimli hayvanları izledik.
The Natural Life Park is located in Kepezaltı, just outside Antalya. Inside the park, amidst vast greenery, there are adorable animals. Seeing the colossal creatures was truly exciting for Ali. Especially the playful cuteness of the baby animals really got to us. As soon as we entered the park, it felt like entering a completely different world. Different types of palms, cedars, pine trees and many other varieties of trees welcomed us. This natural habitat had a soothing effect, offering a sense of peace away from the city's noise, allowing us to take a break from all the hustle, bustle and stress and enjoy nature.
Doğal yaşam parkı Antalya'nın bayağı bir dışında Kepezaltı semtinde yer alıyor. Parkın içinde geniş bir arazide yeşillikler içinde birbirinden sevimli hayvanlar var. Devasa canlıları görmek Ali için gerçekten heyecan vericiydi. Özellikle de yavru hayvanların oyun halindeki sevimliliği bizi etkiledi. Daha parka giriş yapar yapmaz çok farklı bir dünyaya gelmiş gibi hissettik. Birbirinden farklı türde Palmiyeler, sedirler, çam ağaçları ve daha pek çok çeşitli ağaç türü biri karşıladı. Bu doğal yaşam ortamı ayrı bir huzur verici etki yapıyordu. Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp, tüm yoğunluklara, koşuşturmalara, streslere mola verip doğanın tadını çıkarmak inanılmazdı.
We got our tickets at the entrance, which were very cheap. The entry ticket was only 2 liras for children and 7 liras for adults. It's a place that those nearby shouldn't miss. It's closed only on Mondays for maintenance. On other days, it's open from 9 in the morning until 6 in the evening. We left at five since it was starting to get dark. We can say we explored about half of it. Unintentionally, we left thinking we'd explore the parts we missed next time.
Girişte biletlerimizi alıp içeriye geçtik. Biletler çok ucuzdu. Giriş bileti çocuklar için sadece 2 lira, yetişkinler için 7 liraydı. Yakında olanların kaçırmaması gereken bir yer bence. Sadece Pazartesi günler bakım için kapalıymış. Diğer günler sabah 9'dan akşam 18:00'e kadar açık. Biz saat beşte çıktık, çünkü artık hava kararmak üzereydi. Yarısını gezmedik diyebilirim. Bir dahaki sefere görmediğimiz kısımları da gezeriz düşüncesiyle istemeden de olsa oradan ayrıldık.
We really enjoyed the section with sculptures at the entrance. We took a short break there and took photos before heading to see the ducks.
Girişteki heykelli kısım da çok hoşumuza gitti. Burada kısa bir mola verip fotoğraf çekildikten sonra ördekleri görmeye gittik.
We loved the part with ducks. There were many different types of ducks there. I couldn't answer Ali's question, "How many ducks are here?" accurately, but there were quite a lot. Besides the Pekin ducks and mallards, there were Muscovy ducks with red around their eyes.
Ördekli kısım çok hoşumuza gitti. Burada çok farklı türde ördekler vardı. Ali'nin "Burada toplam kaç ördek var?" sorusunun cevabını bilemesem de ördek sayısı bayağı bir fazlaydı. Benim tanıdığım pekin ördeği, yeşilbaş ördekler dışında gözlerinin kenarı kırmızı olan misk ördekleri de vardı.
The white Pekin ducks were also very cute. They immediately rushed over upon hearing the rustle of a bag. It was evident they were used to people. They seemed to enjoy our pastries. This time, I knew the answer to Ali's question, 'What do they eat?' - grass, fish, and pastries.
Beyaz Pekin ördekleri de çok sevimlilerdi. Poşet sesi duyar duymaz hemen koşup geliyorlardı. İnsanlara alışkın oldukları çok belliydi. Bizim poğaçaların tadını beğenmiş gibi görünüyorlardı. Ali'nin "Bunlar ne yer?" sorusunun cevabını bu kez biliyordum. Ot, balık ve poğaça.
The kangaroos were quite far away and didn't seem very eager to approach us. My friend's daughter tried to interpret this by saying, "They've had a manicure on their nails" with excitement. No matter how close we got, we couldn't get a chance to closely examine their nails.
Kangurular bayağı uzaktalardı ve yanımıza yaklaşma konusunda pek istekli görünmüyorlardı. Arkadaşımın kızı bu durumu kendine göre anlamlandırmaya çalışarak "Tırnaklarına manikür yaptırmışlar" diye çoşkuyla bağırdı. Ancak ne kadar yaklaşsak da tırnaklarını yakından inceleme fırsatı bulamadık.
The sign next to these cute rabbits said they were German rabbits. They seemed to be in a playful competition while eating cauliflower. Their adorable excitement created a cheerful and cute scene.
Bu sevimli tavşanların tabelasında Alman tavşanı olduğu yazıyordu. Büyük iştahla karnabahar yerken birbirleriyle rekabet halinde gibiydiler. O tatlı telaşları nedeniyle ortaya oldukça neşeli ve sevimli bir manzara çıkıyordu.
Unlike kangaroos, the sheep were more friendly. They immediately showed interest as we approached them. They seemed eager to communicate by stretching their heads towards us.
Koyunlar kangurulardan farklı olarak daha bir sıcakkanlılardı. Yanlarına yaklaşıldığında hemen ilgi göstermeye başlıyorlardı. Kafalarını uzatıp bizimle iletişim kurmakta istekli olduklarını fazlasıyla hissettirdiler.
The Angora goats showed the same sociability. Ali immediately got the kids involved and found some parsley to attract the goats attention. Watching the kids interact with the goats under Ali's guidance put a big smile on everyone's faces.
Aynı sosyalliği tiftik keçileri / Ankara keçileri de gösteriyordu. Ali hemen çocuklarla iş birliği içine girip maydanoz buldu ve keçilerin ilgisini çekmek için onlara uzattı. Ali'nin önderliğinde çocuklar keçilerle etkileşime geçerken herkesin yüzünde büyük bir gülümseme oluşturdu.
The section with small ponies and zebras also caught the children's attention. They eagerly lined up to pet and feed the ponies.
Minik ponylerin ve zebraların olduğu kısım da çocukların ilgisini çekti ve büyük bir heyecan ve merakla onları izlemeye koyuldular. Ponyleri okşamak ve beslemek için çoktan sıraya girmişlerdi.
The area with cute pigs was also quite popular. Watching the little piglets play was delightful. It saddened the children that their dads were separated. According to the kids, the pig separated was their dad.
Sevimli domuzların olduğu alan da bir hayli ilgi çekti. Özellikle minik yavruların oyunlarını izlemek keyifliydi. Babalarının onlardan ayrı tutulması çocukları bir hayli üzmüştü. Çocuklara göre bu ayrı tutulan domuz onların babalarıydı.
Deer also displayed the same cuteness. One deer had only one antler and the kids decided it was a unicorn.
Aynı sevimliliği geyikler de gösteriyorlardı. Bir geyiğin tek boynuzu yoktu ve çocuklar onun unicorn olduğuna karar verdiler.
The goats here were entirely different from the gentle and adorable demeanor of the deer. They were constantly quarreling. The children, used to the gentle posture of the deer, were a bit surprised by the goats odd behavior.
Buradaki keçiler ise geyiklerin masum ve sevimli tavırlarına tamamen zıt bir manzara oluşturarak kavga edip duruyorlardı. Geyiklerin naif duruşuna alışmış olan çocuklar keçilerin bu garip tavırlarına biraz şaşırmışlardı.
We took a short break here and relaxed at the viewing terrace. In the distance, we could see the construction starting at Suryapı. An elderly man was explaining how these areas were once considered worthless and that's why the titles were given to women. His stories clearly reflected the values and social structure of those times and showed how lifestyles evolved over time.
Burada biraz mola verip seyir terasında dinlenmeye koyulduk. Uzakta Suryapı'nın yapımına başladığı inşaatlar görünüyordu. Yaşlı bir amca buraların vaktiyle çok değersiz olduğunu o yüzden tapularının kadınlara verildiğini anlatıyordu. Amcanın anlattıkları o zamanların değer yargılarını ve toplumsal yapısını açıkça yansıtıyor ve yaşam tarzının zaman içinde nasıl evrildiğini gösteriyordu.
After the break, we started examining the cute bears. When a woman saw the bears, she exclaimed "Oh, my husband!" which sent everyone into fits of laughter. The bears seemed to be enjoying witnessing this funny moment among the people. Of course, if there hadn't been bars between us, the situation might have been quite different.
Moladan sonra sevimli ayıları incelemeye başladık. Bir kadının ayıları görür görmez "Aaa kocam" demesi herkesi kahkaha krizine soktu. Ayılar ise insanlar aralarında yaşanan bu komik ana şahitlik etmenin keyfini çıkarıyor gibi görünüyorlardı. Tabii arada kafes olmasaydı durum bayağı bir farklı olabilirdi.
Getting close to the tigers and lions was impossible. I think that was for the best. I had read about a bad incident between a child and a lion in Antalya in recent years. A family had entered the cage to take a selfie with lions at the zoo in Manavgat, and unfortunately, a lion had attacked a 4-year-old child. Later doctors had managed to sew the torn skin back during surgery. Everyone including the doctors, was shocked. Luckily the child survived. But it won't be easy for the child to overcome such a childhood trauma, especially since they were very young. Hopefully he won't remember much due to his young age.
Kaplan ve aslanlara bu kadar yaklaşmak imkansızdı. Bence de en doğrusu buydu. Geçtiğimiz yıllarda Antalya'da aslanla bir çocuk arasında yaşanan kötü bir olayı haberlerde okumuştum. Manavgat'taki hayvanat bahçesinde aslanlarla selfie çekilmek isteyen bir aile kafese girmiş ve maalesef aslan 4 yaşındaki çocuğa saldırmıştı. Sonrasında hastanede doktorlar kopan deriyi operasyonla yerine dikmişti. Doktorlar dahil herkes şok olmuştu. İyi ki çocuk kurtuldu. Tabii böyle bir çocukluk travmasını atlatması hiç kolay olmayacak gibi görünüyor. Umarım yaşı çok küçük olduğu için hatırlamaz.
This is the Barbary sheep. Like our black goats, they live in the mountains of Africa. The informational sign mentioned they feed on grass and bushes in dry mountainous areas and get their water from these foods.
Bu Berberi koyunu. Bizim kara keçiler gibi bunlar da Afrika'nın dağlarında yaşamaktalar. Bilgilendirme yazısında kurak dağlık alanlarda yedikleri ot ve çalılarda beslendikleri ve su ihtiyaçlarını bu besinlerden aldıkları yazıyor.
Pets were not allowed. However, some people had brought their small dogs. They probably sneaked them in. The tiny puppies seemed quite nervous.
Evcil hayvan yasaktı. Ama küçük köpekleriyle gelenler vardı. Muhtemelen gizlice içeriye sokmuşlardı. Minik yavru çok tedirgin görünüyordu.
Finally we encountered the real Honey. Seeing how adorable and fun monkeys were gave us great joy. They were creating a cheerful atmosphere with their energy.
Nihayet Bal'ın gerçek haliyle karşılaştık. Maymunların ne kadar sevimli ve eğlenceli olduğunu görmek bize büyük bir keyif verdi. Enerjileriyle etrafı neşelendiren bir atmosfer oluşturuyorlardı.
The turkeys, with their colors, were among the other interesting inhabitants of the park. With their interesting walks, sounds and colorful feathers, they managed to grab the children's attention. In the adjacent section, there was a mysterious ostrich lying down.
Hindiler renkleriyle parkın diğer ilgi çekici sakinleriydi. İlginç yürüyüşleri, sesleri ve renkli tüyleriyle çocukların dikkatini çekmeyi başarmışlardı. Hemen yandaki bölümde ise gizemli bir devekuşu yatıyordu.
It was evening. We went to the park's cafeteria, grabbed our drinks, rested for a while and then went outside. I hadn't seen my friend for a long time, so we decided to meet in the evening after dropping off the kids at home. She chose the restaurant. She said she had a surprise for me. And it turned out just as she said. We gathered for dinner at a beautiful place I had never been to before.
Akşam olmuştu. Parkın kafeteryasına gidip içeceklerimizi aldık ve biraz dinlendikten sonra dışarı çıktık. Arkadaşımla uzun süre görüşmüyorduk ve bu yüzden çocukları eve bıraktıktan sonra akşam buluşmaya karar verdik. Restoranı o seçti. Sana bir sürprizim var demişti. Dediği gibi de oldu. Daha önce hiç gitmediğim güzel bir mekanda akşam yemeği için bir araya geldik.
Dinner at the Azerbaijan Restaurant - Azeri Restoranında Akşam Yemeği
I really enjoy Azerbaijani cuisine. My friend isn't Azerbaijani, but because of her work in tourism, she has many friends and she's been here a few times before. The restaurant where we had our meal is called Quzu and is located on Antalya's Konyaaltı beach. Inside, there was a lovely ambiance. Instead of tables, we preferred to sit on one of the comfortable sofas in the corner. The restaurant offered a warm and intimate atmosphere.
Azeri mutfağını çok severim. Benim arkadaş Azeri değil ama turizmde çalıştığından onun da çok arkadaşı var ve buraya daha önce birkaç kez gelmiş. Yemek yediğimiz restoranın adı Quzu ve Antalya'nın Konyaaltı sahilinde yer alıyor. İçeride çok güzel bir ortam vardı. Masalar yerine köşedeki rahat kanepelerden birinde oturmayı tercih ettik. Restoranın sıcak ve samimi bir ortamı vardı.
I ordered stuffed grape leaves and qutap. I particularly love Azerbaijani stuffed grape leaves. It's actually one of the rare dishes I enjoy with meat. Its taste fits my palate quite well, perhaps due to the grape leaves. I love stuffed items and have tried various leaves from grape to mulberry for stuffing. Nevertheless I think grapevine leaves are the most exquisite. My friend ordered hengel.
Ben yaprak dolması ve qutap sipariş verdim. Azeri yaprak dolmasını çok severim. Hatta etli olarak yediğim nadir yemeklerden biri. Tadı benim damak tadına çok uygun. Sanırım yapraktan dolayı. Sarmaları çok severim ve üzüm yaprağından dut yaprağına çok çeşitli yapraklarla dolma ve sarma yapmayı denedim. Yine de bence en güzel asma yaprağı. Arkadaşım da hengel siparişi verdi.
Next we tried qutap. Qutap resembles gözleme, but I find both of them delicious. I've tried making it at home many times, but mine tended to resemble raw börek more. I might need to specialize in this at some point. I usually put greens in it, but cheese or meat can also be added upon request. Sprinkling sumac on top makes it really delicious.
Sonrasında sıra qutaba geldi. Qutap gözlemeyle çiğ böreği andırıyor ama bence ikisinden de lezzetli. Evde çok kez yapmayı denedim ama benimki çiğ böreği daha çok andırıyordu. Bir ara bu konuda uzmanlaşmam şart oldu. İçine yeşillik koyuyorum ben genelde ama isteğe göre peynir veya et de konulabilir. Bir de üzerine sumak dökülünce çok güzel oluyor.
After the main course, it was time for dessert, but unfortunately, they didn't have şekerbura, which is my favorite dessert in Azerbaijani cuisine. So, I just ordered tea. My friend ordered baklava and I just had a tiny taste of it. I was already quite full. The stuffed grape leaves I had were three times an ordinary meal for me.
Yemekten sonra sıra tatlıya geldi ama maalesef şekerbura yoktu. Ben en çok o tatlıyı seviyorum Azeri mutfağında. O yüzden sadece çay aldım. Arkadaşım baklava siparişi verdi, ben de onun baklavasının sadece birazcık tadına baktım. Gözüm doysun diye. Zaten diğer türlü çoktan doymuştum. Yaprak dolması benim bir öğünümün 3 katıydı.
I really liked both the restaurant and the food. The prices weren't too expensive, nor were they very cheap, somewhere in between. I couldn't take a photo of the menu as it was a QR code, but stuffed grape leaves were 320 and qutap was 150 liras. Considering Antalya is a touristic place, I think that's quite normal. Apart from Azerbaijani cuisine, they also offered Russian and Ukrainian dishes. I was contemplating ordering borscht, but since I make it regularly myself, I decided against it. Next time, I'll try hengel. My friend said it's really good.
Kısaca restoranı da yemekleri de çok beğendim. Fiyatlar çok pahalı değildi, çok ucuz da değildi, ortalarda diyebiliriz. Menü qr kod olduğu için fotoğraf çekemedim ama yaprak dolması 320, qutap 150 liraydı. Antalya'nın turistik bir yer olduğu düşünülürse bence çok normal. Azeri mutfağı dışında Rus ve Ukrayna yemekleri de vardı. Borsch çorbası almayı düşündüm ama sonrasında zaten sürekli yapıyorum diye vazgeçtim. Bir dahaki sefere hengeli deneyeceğim. Arkadaşım çok güzel olduğunu söyledi.
Bu yazımı bugün başlattığımız 30 günlük serüven için yazdım. Tüm emekleri için Mehmet'e (mehmetfix) teşekkür ederim. Yazımda iki soruyu cevaplamaya çalıştım. "Yaşadığınız şehirdeki bir yeri tanıtın bize." ve "Dışarıda yediğiniz ve çok beğendiğiniz bir yemekten bahsedin bize. " sorularını cevaplamaya çalıştım. Umarım 30 günlük serüveni tamamlayabilirim. :)
Thank you for reading. See you next time in travel posts.
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Güzel yazılarda buluşmak üzere.