Selamlarr. 🙋♀️
Bu aralar çok sık karşılaşıyoruz, siz de farkında mısınız acaba?
Topluluğumuz arasındaki dayanışmanın artması galiba beni buraya daha çok bağlıyor. Görünmez ipliklerin hepimizi sarıp sarmaladığını görebiliyorum. 🪄 🙆♀️
Geçtiğimiz günlerde güzel bir etkinliği daha geride bıraktık. Her hafta seçilen temalarda yazmak, kendini ifade etmeye çalışmak çok hoştu. Heyecan katmıştı buralara. En güzeli de diğer arkadaşların benzer yazılarını keyifle okumaktı. Bazılarının yaşadıklarının neredeyse aynısını yaşamış olmak veya hissetmiş olmak iyi bir duyguydu. Yalnız olmadığınızı anlıyordunuz hem.
Nasılsınız, umarım herkesin keyfi yerindedir. Bugün de yeni bir etkinlik var. Ayın 19'u ve bizim topluluğumuzun gelenekselleşen Hive Power Up Günü. Zaman ne çabuk geçiyor öyle değil mi? Daha dün yazıyordum benzer cümleleri sanki. Geçen her ay hem bireysel hem de topluluk olarak güçlendiğimizi görmek sevindirici.
Bu vesileyle tekrardan güzel yazılarıyla günümüzü güzelleştiren, bir şeyler öğreten tüm arkadaşlarıma ve başta @damla olmak üzere tüm emek veren, katkıda bulunan ve maddi-manevi destekleyen herkese teşekkürü bir borç bilirim. 🌼🙏
Bugün sembolik bir sayıyla katılacağım. Ocak ayından beri bazı arkadaşlarımızla birlikte her gün düzenli power up yapıyoruz. Bu sayede yeni badge kazanmış olmak hoşuma gidiyor doğrusu. Ayrıca hesabımı az da olsa (11 HP ile) güçlendirmiş olmaktan mutluluk duyuyorum. Toplamda 42 Hive Power Up yapmış oluyorum bu ay.
Umarım daha da geliştirebilir ve 3000 HP olan ilk hedefime ulaşabilirim bir gün.
Bu benim için imkânsız gibi bir şeydi. Zevk için yazarken böyle bir hedefim yoktu açıkçası ama şimdi topluluk olarak birlikte güçlenme ve birbirimize daha iyi destek olma akımına ben de kapılmak istiyorum.
Hep birlikte daha güçlü bir Trliste ailesi olmak çok güzel değil mi? 🥳
Şubat ayında okuduğum kitaplardan üçünü birleştirip burada bahsetmek istiyorum. Ay sonu toplu okumalar yazısını da biraz ferahlatmış olurum hem.
Jose Saramago imzalı Kertenkele kitabını görünce, ahşap baskılarının da J. Borges tarafından yapıldığı bilgisini okuyunca ilgimi çekti.
Yazarın daha önce üç kitabını almıştım ama henüz okumadım hiç. Bunlar; Körlük, Görmek ve Bilinmeyen Adanın Öyküsü'ydü. Kopyalanmış Adam kitabından uyarlanan sinema filmini (Enemy) izlemiştim bir de. Fakat yazarın çocuklara yönelik bir şeyler yazmış olması asıl dikkatimi çekendi.
Biliyorsunuz ben çocuk kitaplarına bayılıyorum. Her fırsatta alıp okuyor, Goodreads'te puanlayıp yorumluyorum. Bu tarz kitaplarda çok kirlilik var maalesef. Onların yaşlarına uygun içerikleri, olmayanlardan ayırmak gibi bir misyon edindim kendi kendime. Kendi bakış açıma göre değerlendiriyorum tabii ki. Yaşlarına göre olmayanları ve zihinlerine bir zarar verebilecekleri elemek keyifli bir şey. Çok kötü içeriklere denk gelmek de can sıkıcı.
Bu kitabın basımı çok hoş. Koleksiyonerler için kaçırılmayacak bir fırsat. Toplamda 27 kalın sayfadan oluşuyor. Kalınlığını zihninizde şu şekilde canlandırın, her bir iç sayfası normal bir kitabın dış kapağından daha kalın. Doğal olarak iki kapağı da ahşap hissini verecek kadar dayanıklı.
Daha fazla gecikmesem iyi olacak. Uzun zamandır bir peri masalı anlatmak istiyordum ama perilerin devri kapandı, artık kimse onlara inanmıyor. Üstelik doğru söylediğimi iddia etsem de bana gülerseniz hiç şaşmam. Sonuçta benim sözüme karşı şehrin bir milyon sakinininki var. Öyleyse sandalımızı suya indirelim, kürekler yolunu bulsun. 🛶
(Arka Kapak)
İçindeki görsellerden en sevdiğim ay yıldız olan kırmızı sayfalardı, buraya da eklemeden geçemezdim. Diğerlerini de fikir vermesi için yüklüyorum. 📚
Kısacık kitabın konusundan kısacık bahsedersem; Chiado Mahallesi'nin orta yerinde bir kertenkele belirivermiş. Heybetli, korkutucu, yemyeşil, dev gibi bir sürüngen. Gözleri kapkara kristaller gibi ve kıvrımlı gövdesi pullu, kuyruğu uzun ve hareketli, ayakları çevik.
Yolun ortasında öylesine durmuş. Gelip geçen insanlar dev gibi kertenkeleyi görünce doğal olarak ürkmüş, korkmuş ve etrafa kaçışmış. Sığınacak bir yer arayanlar, ayılıp bayılanlar olmuş. Dirayetli olanlarsa itfaiye ve polisi aramış. Onlar da tüm silahlarını kuşanıp meydana doğru hareket etmiş.
Acaba bu masal nasıl son buluyor? Merak ediyorsanız okuyabilirsiniz. İçindeki resimlerden bazıları ürkütücüydü, çocuklar korkabilir belki. O yüzden çocuklarınıza okutacağınız her kitabı önce kendinizin okumanızı tavsiye ederim.
Sıradaki kitabı, hem ismi hem de seçilen kapak görseli nedeniyle çocuk kitabı sanıp sipariş ettim. Sizce de sevimli ve yaramaz bir kız çocuğunun sıcacık hikâyesini anlatacakmış gibi değil mi?
Arka kapak yazısını okuyunca da farklı düşünmedim ama yanılmışım. Asla asla çocuk kitabıyla alakası yok. Hatta o kadar sinir bozucu ki okumamış olmayı dilerdim. :/
Bir tiran olan babalarının ölümünün ardından, dış dünyayla hiç ilişki kurmadan yaşadıkları malikânenin dışındaki hayatla ve nasıl kullanacaklarını bilemedikleri özgürlükleriyle başa çıkmayı öğrenmeye çalışan iki çocuğun şaşırtıcı ve sarsıcı hikâyesi; istisnai ve olağandışı yazar Soucy'nin edebi dehasının en çarpıcı örneği.
(Arka Kapak)
Kibritleri Çok Seven Küçük Kız, Kanada'lı yazar Gaetan Soucy'nin 1998 yılında basılan ilk romanıymış. O tarihlerde başyapıt olarak adlandırılıyormuş. İçinde bilinçli yazım yanlışlıkları ve kelime oyunları yapıldığı belirtilmiş. Çevirmen Aysel Bora bu zor işin altından kalkabilmiş.
Çocuklara ayrı, iblis babasına ayrı sinir oldum. Beyinleri yıkanmaktan süngere dönmüş hepsinin. Dini aşırılıklarla büyütülmenin insanı ne acı bir şeye dönüştürdüğü gözler önüne seriliyordu. Her bölümün sonuna not düşüp 'sevmedim ama okuyacağım' diye direnen zavallı kendime, bir kez daha acıdım az önce. 152 sayfalık bu kitap yerine daha iyi bir şey okuyabilirdim çünkü. Neyse, kötülerle karşılaşmadan iyilere ulaşılamıyor kimi zaman..
Kardeşimle ben kainatla baş etmek zorunda kaldık, çünkü baba bir sabah daha gün ağarmadan, ruhunu sessizce teslim etti. Bir ağrıyla kasılmış hâldeki ve geriye ancak kabuğu kalan ölüsü, bir anda toza dönüşen buyrukları, hepsi, babanın daha dün bize her şeyi emrettiği üst kattaki odada yerde yatıyordu. Kardeşimle bana parçalanıp dağılmamamız için emirler gerekliydi, bu bizim yapı harcımızdı. Baba olmadan hiçbir şey yapmasını bilmiyorduk. Kendi kendimize yapabildiklerimiz tereddüt etmekten, var olmaktan, korkmaktan, acı çekmekten ibaretti. (sf 17)
Kitap bu cümlelerle başlıyordu. Otoriter ve gaddar babalarının öldüğünü fark eden iki kardeşin bu süreçle yüzleşmeleri anlatılıyor. Fakat kardeşler sosyal hayattan ve günlük yaşamdan o kadar uzak büyütülmüş ki ne yapmaları gerektiğini bilemiyorlar. Kız olan, kendisini erkek sanıyor hatta. Çok üzüldüm ona. 🥹
...Çünkü kalbimdeki arzulardan biraz korkuyordum, bu kadarını söyleyeyim, doğanın ve dinin bize buyurduğuna göre, elbette bir başkasına değil, kardeşime âşık olmam uygun düşer. (sf 66)
Çok sinir bozucu ve tuhaf cümleleri var. Olayları ifade ediş biçimleri ve tercih ettiği kelimeler de rahatsız edici. Belki kitabı değerli kılan bunlardı fakat bana fazla geldi. Yazarın diğer eserlerini okuyacağımı hiç sanmıyorum. Herkese önerilebilecek bir şey değil, psikolojiniz bozuk değilse ve bu kasvetli havaya katlanabilirim diyorsanız okuyun, kendiniz karar verin.
Son kitap Horace Walpole imzalı Hiyeroglif Masallar. Masalları severim, zaten kim sevmez ki? Denk geldikçe okur, onların dünyasında dolaşırım. Yazarın Otranto Şatosu'nu küçükken okumuştum, bayağı meşhurdur. Bu kitabı da sepetime ekleyip çıkarıyordum sürekli. Sonunda alıp okudum ama beklediğim gibi çıkmadı. İçinde altı masal bulunuyor. Biraz uydurukça geldi bana. Tamam zaten öyle olması beklenir ama pek hoş değildi.
Sonsözde şu şekilde ifade edilmiş satırları okuyunca yanılmadığımı anladım: "Yukarıdaki masallara hak ettiklerinden daha fazla değer verilmemiştir. Onlar tümüyle şahsi eğlence için yazılmış tuhaf ıvır zıvırlardır. Ve sadece yarım düzine kopyası basılmıştır." (sf 55)
Walpole'un ilk kopyalarını kendi matbaasında bastığı, tuhaf bulurken bir yandan aşinalık duyacağınız bu altı masallık derleme, yazarın en bilinen olmasa da en merak uyandıran eseri. Uzaklardaki krallıklar, prensesler, büyücüler gibi bilindik ögelerle okuru büyülü evrenine çağıran kısa ve gizemli masallar birbirini izleyen kopuk imgelerden oluşan bir rüya izlenimi yaratıyor.
(Arka Kapak)
Okuyan arkadaşlarıma teşekkür ederim, bir sonraki ayın 19'unda tekrar görüşmek üzere. 💐