After a long time, we met with my university friends. My friend from Kahramanmaraş is a dormitory officer in Kahramanmaraş. Last Saturday, my friend came to watch the Beşiktaş - Fenerbahçe match with the dormitory students. I took this as an opportunity and went to meet my friends in Istanbul. We usually hold such meetings once a year and refresh our memories.
Uzun zaman sonra üniversite arkadaşlarımla bir araya geldik. Kahramanmaraş'lı arkadaşım Kahramanmaraş'ta yurt memuru. Geçtiğimiz cumartesi arkadaşım yurt öğrencileri ile birlikte Beşiktaş - Fenerbahçe maçını izlemeye geldiler. Ben de bunu fırsat bilip arkadaşlarımla İstanbul'da görüşmeye gittim. Biz genelde senede bir kez böyle buluşmalar gerçekleştiriyoruz ve anılarımızı tazeliyoruz.
First, we had a nice meal and filled our stomachs. Then we dropped our officer friend (in red) to Beşiktaş Park Stadium. Then we set off towards Beşiktaş Pier with my other friend.
Önce güzel bir yemek yedik ve karnımızı doyurduk. Sonra memur arkadaşımızı(kırmızılı) Beşiktaş Park Stadyumu'na bıraktık. Sonra diğer arkadaşımla Beşiktaş İskelesi'ne doğru yola koyulduk.
The stadium and its surroundings were quite crowded. Everyone who managed to buy a ticket was eager to watch this derby. Especially Beşiktaş fans were heading towards the stadium with great enthusiasm.
Stad ve çevresi oldukça kalabalıktı. Bilet almayı başaran herkes bu derbiyi izlemeye can atıyordu. Özellikle Beşiktaş taraftarları büyük bir coşku ile stada doğru ilerliyordu.
At that time, I was accompanying the enthusiasm of Beşiktaş fans. On the other hand, I was witnessing the magnificence of Dolmabahçe Palace. I believe that what you see is the Sultanate Gate of Dolmabahçe Palace. The door was hidden in the darkness of the night and could not resist the attraction of the lights.
Ben o sırada bir yandan Beşiktaş taraftarlının coşkusuna eşlik ediyordum. Diğer yandan da Dolmabahçe Sarayı'nın ihtişamına tanıklık ediyordum. Öyle sanıyorum ki bu gördüğünüz Dolmabahçe Sarayı'nın Saltanat Kapısı oluyor. Kapı hem gecenin karanlığında gizleniyor hem de ışıkların cazibesine dayanamıyordu.
I love wandering the streets of Beşiktaş and the Bazaar. These streets have a different texture.
Beşiktaş sokaklarını ve Çarşı'yı gezmeye bayılıyorum. Ayrı bir dokusu var bu sokakların.
When we arrived at the pier, a magnificent view was waiting for me. The scaffolding is actively working. There is the municipality's library at the top, right next to the pier. You know libraries. Peace, silence and the smell of books...
İskeleye vardığımızda muhteşem bir manzara beni bekliyordu. İskele aktif olarak çalışıyor. İskelenin hemen yanında üst tarafta belediyenin kütüphanesi var. Kütüphaneleri bilirsiniz. Huzur, sessizlik ve kitap kokusu...
I was wondering about this library. My friend works in the municipality and I learned about the existence of such a library thanks to him. He knew that I wanted to see the library, so he took me to the library without wasting any time. Frankly, we wanted to watch the match and have a little deep conversation. Neither of us could have guessed that we would have such a good time in the library.
Ben bu kütüphaneyi merak ediyordum. Arkadaşım belediyede çalışıyor ve böyle bir kütüphanenin varlığını onun sayesinde öğrendim. Kütüphaneyi görmek istediğimi bildiği için zaman kaybetmeden beni kütüphaneye götürdü. Açıkçası biz maçı izleyip biraz da koyu sohbete dalmak istiyorduk. Kütüphanede böylesine güzel zaman geçireceğimizi ikimiz de tahmin edemezdik.
The library had a landlord. He welcomed us and wanted to make us like him during our conversation. We loved. :)
Kütüphanenin ev sahibi vardı. Bizi karşıladı ve sohbetimizin orasında kendini sevdirmek istedi. Sevdik. :)
After the match, we went and picked up our friend and spent some time in Istiklal Square. Then we went to stay at a mutual friend's house in Ümraniye. We chatted until the morning without sleeping. We couldn't finish talking about what we have accumulated in one year and what we have experienced in the past.
Maçın sonunda gidip arkadaşımızı aldık ve İstiklal Meydanı'nda biraz zaman geçirdik. Daha sonra ortak bir arkadaşımızın Ümraniye'deki evine kalmaya gittik. Sabaha kadar uyumadan sohbet ettik. Bir senede hem biriktirdiklerimizi hem de geçmişte yaşadıklarımızı anlata anlata bitiremedik.
When we woke up in the morning, or rather around noon, our mutual friend in Ümraniye had prepared Sunday breakfast for us. I knew that he was talented in cooking, but even though preparing breakfast seemed simple, he still served us the most delicious version of everything.
Sabah uyandığımızda, daha doğrusu öğlen saatlerinde, Ümraniye'deki ortak arkadaşımız bize Pazar kahvaltısı hazırlamıştı. Yemek yapma konusunda yetenekli olduğunu biliyordum ama kahvaltı hazırlamak basit gibi görünse de yine de bize her şeyin en lezzetli versiyonunu sundu.
It was time to say goodbye. We agreed to meet again next year. I have a wedding next year and I think it will be our wedding meeting point. :)
Veda zamanı gelmişti. Önümüzdeki sene bir daha görüşmek üzere sözleştik. Gelecek sene benim düğünüm var ve sanırım düğün buluşma noktamız olacak. :)
İşte böyle sevgili dostlar. Bana buraya kadar eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. Sonraki serüvenimde görüşmek üzere. Fotoğraflarla ve sevgiyle kalın...