EN
Some nights I don't want to wake up from my sleep, I come out of the dark walls that imprison me and start walking on the crimson dirt road where the green colors sway like a propeller in the air. I start to believe more and more that there is no mood that nature cannot heal and no wounds that nature cannot heal. I realize that the soil I step on barefoot pours peace into the depths of my soul drop by drop. Today, let's talk about how the rain that makes the sky cry gives life to trees, soil and the human soul.
I'll talk about the rain in a moment. I take long walks, especially in places I've seen for the first time. Walking opens new paths for me. I always think that I have entered a path that contains endless beauties and adventures. Besides looking and seeing, I fall in love with the smell of the earth and the sounds that I don't know where they come from, but they are pleasant to my ears. It's like a love that nature releases into my heart...
Most of all, I love the unannounced rains that come unannounced while I'm walking. They leave water droplets on the softly standing soil, releasing fragrant scents. When I was a child, I used to ask my mother where this smell came from. The smell of the earth after the rain shows us the rebirth of nature and its passion for renewal... This fragrance reminds us of the blossoming of a sprouting seed. The miracle created by nature touches our soul.
When the rain begins to fall softly from the sky, it sprinkles the earth thinly. Each drop hangs in the air like a shining pearl. The earth, longing for water, waits longingly for it to fall. With the first drop that falls to the ground, perhaps it brings back the longing of the memories we left behind.
Each raindrop falling on a leaf starts a rhythm of sounds. This meolody, combined with the howling of the wind, reveals beauty. Dust-covered leaves of trees become clean. The rain that gives life to living creatures and flowers has become a harbinger of hope.
Particles of rain falling on the ground make living things dance. The soil softens. It cleans dirty streets and dusty plants. The accelerating rain creates a euphoria in nature. Creatures that cannot show themselves rise up. The snail, trying to savor this moment, is ready to move its house. It meets the grass inside its oval shell.
The rain, which cleanses nature, stops after a while. It disperses the dark clouds it has gathered. It allows the sky to open. The sun blinks. Hesitantly, it shows itself. The sea begins to shine. The wind that brought the waves has softly disappeared. At that moment, nature comes alive again.
TR
Bazı geceler uyanmak istemediğim uykumdam, beni hapseden karanlık duvarların arasından çıkıp, yeşil renklerin havada bir pervane gibi sallandığı, kıpkırmızı toprak yolda yürümeye başlıyorum. Doğanın iyileştiremediği bir ruh hali ve saramadığı yaralar olmadığına daha çok inanmaya başlıyorum. Yalın ayakla bastığım toprağın, ruhumun derinlikerine damla damla huzur akıttığını fark ediyorum. Bugün gökyüzünü ağlatan yağmurun, ağaçlara, toprağa ve insan ruhuna nasıl can verdiğini konuşalım.
Yağmurdan birazdan bahsedeceğim. Özellikle ilk defa gördüğüm yerlerde uzun soluklu yürüyüşler gerçekleştiriyorum. Yürümek bana yeni kefişlerin yolunu açıyor. Her zaman içinde sonsuz güzellikler ve macarelar barındıran, bir yola girdiğimi düşünürüm. Bakmanın ve görmenin yanında, içime aldığım toprak kokusunun ve nerelerden geldiğini bilmediğim, ama kulağıma hoş gelen seslerin, hepsini aşık oluyorum. Bu doğanın yüreğime saldığı bir sevgi gibi...
En çok da yürürken, hiç hesapta olmayan ama çok da hoşuma giden habersizce gelen yağmurları seviyorum. Usulca duran toprağın üstüne, su damlacıklarını bırakarak, etrafa mis kokular salıyorlar. Anneme çocukluğumda, bu kokunun nerden geldiğini sorarmışım. Yağmur sonrası, toprak kokusu, doğanın yeniden doğuşunu ve yenilenme tutkusunu gösteriyor bizlere... Bu güzel koku, filizlenen bir tohumun çiçek açmasını anımsatıyor. Doğanın yarattığı mucize, ruhumuza temas ediyor.
Yağmur gökyüzünden usulca düşmeye başladığında, toprağın üstüne ince ince serpilir. Düşen her damlası parlayan bir inci tanesi gibi, havada öylece asılı kalır. Suya hasret kalan toprak, onun düşmesini özlemle bekler. Yere dökülen ilk damlasıyla, belki de geride bıraktığımız anıların özlemini bize geri getirir.
Yaprağa düşen her yağmur damlası, seslerin ritmini başlatır. Rüzgarın uğultusuyla birleşen bu meolodi, güzellikleri ortaya çıkarır. Toz tutan ağaçların yaprakları, tertemiz olur. Canlılara ve çiçeklere hayat veren yağmur, umudun habercisi olmuştur.
Yere düşen yağmur parçacıkları, canlıları dansa kaldırır. Toprak yumuşar. Kirli sokakları, tozlanmış bitkileri temizler. Hızlanan yağmur, doğada bir coşku yaratır. Kendini gösteremeyen canlılar, ayaklanır. Bu anın tadını çıkarmaya çalışan salyangoz, evini taşımaya hazırdır. O oval kabuğunun içinde çimlerle buluşur.
Doğayı temizleyen yağmur, bir süre yağdıktan sonra, diner. Topladığı kara bulutları dağıtır. Gökyüzünün açılmasına izin verir. Güneş göz kırpmaktadır. Çekinerek, kendini gösterir. Deniz parlamaya başlar. Dalgaları getiren rüzgar usulca kaybolmuştur. İşte o anda doğa yeniden canlanır.