Herkese selamlar. 🙋♀️
Nasılsınız, umarım keyfiniz yerindedir. Ben de iyiyim. 🌸
Bugün yine çok özel bir gün. 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı. Bu vesileyle hepinizin bayramını kutlarım. 🇹🇷
Bugün Türk Hive Power Up Günü'müz de aynı zamanda. Her ay belli oranda power up yaparak hesaplarımızı ve dolayısıyla topluluğumuzu da güçlendirme gayretindeyiz. Şimdiye dek bu etkinliğe emek veren, sponsor olan ve katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum. 🙏
Bir müddettir yazma motivemi kaybettim. Eskiye döndüm diyebilirim. Önceleri haftada bir, sonraları ayda bir ve en sonunda yılda birkaç defa yazdığım günlere doğru kayıyorum ister istemez. Böyle olmasını istemiyordum.
Etkinliğe yine sembolik bir miktarla da olsa (10 HP) katılmak ve destek olmak istedim. Daha fazla post paylaştığım ve daha fazla desteklediğim günler de gelir umarım. Hedefime yaklaştığımı sanmıştım bir ara ama yine uzaklaşmaya başladım. Umarım değişir bir şeyler ve yeniden heves edebilirim.
Aynı zamanda her gün power up yapma ve bu sayede badge kazanma hedefi, bana bir oyun gibi geldiği için sürdürüyorum. Tüm Hive'lar bitene dek devam. 🙆♀️
Bu, sıradan giriş cümlelerimin ardından sizinle biraz önce bitirdiğim bir programı paylaşmak istiyorum. İsmi The 8 Show. Netflix'te cuma günü yayınlandı. Toplamda 8 bölümden oluşan bu dizinin, dün yani cumartesi günü 6 bölümünü birden izledim. 👀
Gecenin bir yarısı olmasaydı ve uykuya yenik düşmeseydim eminim ki kalan iki bölümünü de bitirirdim ama yapamadım.
Az önce bittiiii... 🥲
2024 çıkışlı bu Kore yapımının yönetmen ve senaristi Han Jae-rim. Money Game ve Pie Game Webtoon'larından uyarlanmış. Daha önce bu tarz dizileri izlemiş ve beğenmiştim. Bu kez hiç fragmanına bakmadan ve konusunu okumadan başladım. 18+ olduğunu hatırlatmalıyım bu arada. Bazı şiddet sahneleri ve diğer şeyler rahatsız edebilir.
Konusundan bahsetmek gerekirse; 8 katta 8 oda bulunan bir stüdyo ortamındaki 8 yarışmacının başından geçenleri konu ediniyor diyebiliriz kısaca.
İlk bölümün ilk sahnesinde aa bu Squid Game'e benziyor demiştim. Gerçekten de başlangıç aşaması tıpkı oydu. Peşine düşen alacaklılarından kurtulamayan fakir bir genç, hayatına son vermek üzere köprüye çıktığı anda telefonuna bir mesaj gelir. Banka hesabına 1 milyon won yatırılmıştır. Bir teklif sunulur ona. Eğer karar verirse gelen arabaya binmesi istenir. Tüm bu mesajlaşma sonunda hesabında 7 milyon birikmiştir bile. Borcuna 2 milyon kalmıştır. Neyle karşı karşıya olduğuna anlam veremez, kamera şakası olduğunu sanır. Fakat onu almaya gelen koca limuzini görünce şaşırır ve neler olacağını merak ettiği için biner.
Götürüldüğü mekâna gelince iner ve bir kapıdan geçer. Önünde bir masa; üzerinde birden sekize kadar olan sayıların yazılı olduğu kartlar, bir zarf ve birkaç deste para vardır. Zarfı açıp okuduğunda bir yarışmaya davet edildiği, isterse numaralardan birini seçip sahne perdesinin arkasına geçebileceği söylenir. Yarışmak istemezse masada duran 25 milyonu alıp buradan sessizce gidebileceği de yazılıdır.
Neye uğradığını şaşıran ve iyice afallayan adam, hâlâ bir şaka malzemesi olduğunu düşünür ve kararsız kalır. Tam paraları alıp oradan ayrılmak üzereyken reddedemeyeceği bir teklif gelir telefonuna. Büyük ödülün hayallerin ötesinde bir rakam olduğunu görmek ikna etmeye yetmiştir onu.
Perdenin ilerisine geçer ve karşısında 8 kattan oluşan yapıyı görür. Ortadaki kocaman alanda havuz vardır ama sadece görünüşte. Yiyecek içecek satılan dükkanlar vardır ama hepsi makettir.
3 numaralı kartı seçtiği için 3. kata çıkmayı akıl eder ve 3 numaralı kapıdan içeri girer. Odada hiçbir şey yoktur. Bir servis asansörünün kapısı açılır ve içinden bazı giysiler ve bir zarf daha çıkar. Orada yarışmanın kuralları yazılıdır. Gece 00:00'da başlayacaktır oyun. Kısa süre sonra, ona verilen ve üzerinde kapı numarası yazan elbiseleri giydikten sonra başlar her şey. O anda ekranda bir sayı belirir. 3 dakika sonra 90.000 kazanmıştır. Yarışmanın mantığı şöyledir: Orada bulundukları her dakikada kazanacakları para katlanarak artmaktadır.
Bunu fark eden tüm kat sahipleri delice sevinir. Yiyecek ve içecek dışında her şeyi sipariş edebilecekleri bir telefon vardır. Her şeyi satın alabilirler fakat dış dünyanın tam yüz katına. Mesela herhangi bir eşya dışarıda 1 birimse, burada 100 birimdir. İlk başta cimriliklerinden ölmek üzere olan insanlar zamanla yastık, battaniye ve hayatlarını kolaylaştıracak şeyler satın almaya başlar. :)
Yemeklerin dağıtımı The Platform filmindeki gibidir aynen. Daha önce izlediyseniz bilirsiniz ama bilmeyenler için söyleyeyim: Yemekler ve içecekler servis asansörüyle, 8. kattaki 8. numaralı odaya gelir ilk.
O kişi isterse, hepsini alıp kimseye bir şey vermeyebilir veya hakkını alıp gerisini 7. kattakine gönderebilir. Bu şekilde 1. kata kadar gider. Yarışma aşağıda ortak alanda bulunan ibredeki saat sıfırlandığında biter. Onun öncesinde buradan çıkamayacaklardır. Süre zamanla azalır fakat bazı zamanlarda artar. Bunu öğrendiklerinde yarışmanın seyri değişecektir.
Buraya dek anlattıklarımda spoiler yoktu bana göre. Eğer ilginizi çektiyse ve merak ettiyseniz izlemenizi öneririm. Bundan sonrasını okumayabilirsiniz çünkü spoiler olabilir. 💁♀️
Geçenlerde bahsettiğim Sineklerin Tanrısı kitabını çağrıştırdı bana izlediklerim. İnsanların günden güne değişmesi, para hırsıyla hareket etmeleri, şiddetin ve işkencenin kolaylıkla yapılabilir olması, zenginlerin kendilerini tatmin etme yollarının gittikçe canavarlaşması vb birçok şey söylenebilir üzerine. Her bölümde yaşanan öyle şeyler oldu ki neler söylense de yine az gelir.
İçinde akıl oyunları, zeka ve strateji de vardı saf kötülük de. Aslında bu kadar tamahkâr olmasalardı cenneti yaşayacakları bir ortam olabilirken cehennemi yaşatmaktan zevk aldı insanlar. Güçsüzü ezdiler, sırf biraz zaman kazanmak için türlü şebeklikler ve alçaklıklara imza atmaktan çekinmediler ve utanmadılar da. :/
Mesela iki kişinin dövüşmesi hâlinde dakika verildiğini öğrendiklerinde, şiddetin dozunu arttırmaktan çekinmediler. İşkence edebilmek için aletler ve silahlar satın almaktan da. Çünkü reytingi vardı ve efendilerini daha çok mutlu etmelilerdi. Daha fazla para kazanmak için daha uzun süre kalmak gerekti ve bunun için de her şeyi yaptılar. İyiler bu kadar salakça davranmak zorunda mı ya? Kötüler kötülüklerini kolayca yaparken iyiler niye böyle? 🤦♀️
Tesadüfen seçilen kartları bile kast sistemine dönüştürdüler. Yukarıdakiler ve Aşağıdakiler olarak ikiye ayrıldılar. Yiyecek ve içeceklerin yukarıdan aşağıya dağıtılması buna sebebiyet veriyordu. Fakat en önemlisi de alttakiler az kazanırken üsttekiler çok kazanıyordu. 1. kattaki dakikada 10 bin alırken 8. kattaki tam sekiz katını hak ediyordu. Bu da gelir eşitsizliğine ve harcamalarda farklılıklara, dolayısıyla kötülüğün dozajının gittikçe artmasına sebep oluyordu. Özellikle 7. bölümü izlerken zorlandım. :/
Bu program bana Stanford Hapishane Deneyi'ni anımsattı. Bazı araştırmacılar tarafından 1971'de yapılan deneyde, bir grup lisans öğrencisine çeşitli roller verilir. Kimileri gardiyan olurken diğerleri mahkum olur. Sahte hapishane ortamına yerleştirilen öğrencilerin davranışları gözlenir. Deney tehlikeli bir yöne evrildiğinde bitirilir çünkü gardiyanlar kendilerini rollerine fazla kaptırarak mahkum rolündekilere zorbalık yaparlar.
Kaynak
Diziyi genel olarak beğendim diyebilirim. Merak ettiriciydi, hepsini bir oturuşta izleyip geçmek istiyordum. Her bölümde kartlar yeniden dağıtılıyordu neredeyse.
Bu da durağanlık ve sıkıcılıktan uzaklaştırıyordu. Mantık hataları da bolca vardı bana göre. Ama seyir zevkine gölge düşürmüyordu.
O kadar fazla didiklemedim. Fakat 'niye şöyle yapmıyorsun, niye şunu satın almıyorsun' diye ekranın içindekilerle çekişmekten de geri durmadım. Beni duymadıklarını bilmek yetmiyor, o anda televizyondakilerle kavga eden teyzelere dönüşebiliyorum. 🙊
Siz The 8 Show'u duydunuz mu, seyrettiniz mi? Eğer izlerseniz yorumunuzu görmek isterim.
Okuyan arkadaşlarım varsa teşekkür ediyorum. 💐