ENG
Hello all friends 🤗
LOGIN
I hope you are all healthy and happy. Recently, I shared with you my tour of Alanya Castle. In my article on Alanya Castle, I stated that I had visited the world-famous Damlataş Cave, located right next to the part of the cable car, before going up to Alanya Castle, and I would share my trip to Damlataş Cave with you. 🤗 By the way, Damlataş Cave starts here with the name of my dear friend @damla. Thank you for helping us by uniting hive tr from here under one roof 🙏🥰
One of the first places I wondered when I went to Alanya was this magnificent cave, the pictures of which I saw on the internet. I love visiting such interesting places. The formations of these pointed stalactites in caves have always intrigued me. Sometimes these stalactites can be compared to many shapes.
Cave Alanya is located in the west of the historical peninsula. On the left side, there is Antalya public beach and a restaurant named Palm Beach. This restaurant has displayed its menu and dishes visually in an external position in order to attract customers. The menu usually includes seafood. Those who come to visit the cave can choose what they want from this rich menu.
INFORMATION ABOUT THE CAVE
When we went to Damlataş cave, the tour guide there gave us information about the cave. There was also a plaque inside the cave giving information about the formation and history of the cave. I will try to convey to you the information on the plate, which both our tour guide has told and the picture you have seen above.
First of all, the entrance fee here is 15 TL, which is about 0.80 hive. I found it quite affordable for the entry price. I can say that it's almost the same price as the Zeytintaş Cave I've been to before. Since the municipality operates this place, the museum card does not pass here. Free entry is provided for disabled citizens.
This magnificent cave was created in 1948 as a result of dynamite exploded during the construction of the port quarries. It is called Damlataş Cave because water droplets still drip from the stalactites and stalagmites formed by the dripping rain thousands of years ago. It is thought to have formed between about 10,000 and 15,000 BC. It is the first cave opened to tourism in Turkey.
HEALING SOURCE FOR ASTHMA
As a result of the research of a citizen named Galip Dere, who lives in Antalya, it has been revealed that this cave is a source of healing for asthma patients.
The other name of the cave is also known as Asthma Cave. This cave, which is especially visited by asthma patients, is a source of healing for patients with humidity and humidity. The temperature of the air inside is at a certain temperature and the temperature setting never changes. Although the weather in Antalya was extremely hot outside the cave, the temperature inside the cave was quite refreshing. It was as if there was a natural air conditioner inside. 🤗
Since there are certain amounts of nitrogen, oxygen, carbon dioxide and ions in the air inside this healing cave, it heals asthma patients.
A treatment course is applied to asthma patients for 3 weeks, provided that they stay in the cave for one or two hours every day. It has been scientifically proven that after this treatment cure, patients find healing and return to their homes.
I tried to convey to you what I learned from our tour guide and information plate. If you have asthma, you should definitely visit this healing cave. 🤗
MY IMPRESSIONS OF THE CAVE
After walking about 10 meters at the entrance of the cave, you go down a ladder. There were benches for sitting on the lower floor of the cave. These benches are designed for asthma patients to sit and rest for a long time.
It was pretty crowded when I went here to visit. It's a bit difficult to navigate here in the crowd. The narrowness of the stairs and the cave limits the walking area a bit. The downstairs section is very small. You enter a section where you cannot fit, especially from a narrow area on the lower floor. I barely made it into this field. 🤗 The cave ends in this narrow section. Everyone was trying to get into this narrow section like me and take a picture. It seems a bit difficult for people with a fear of closed spaces and a phobia of being in tight places to enter this area and take a picture. 😀
But I have to admit that the formations in the Zeytintaş Cave, which I had visited before, were much more different and interesting. The shapes there resembled fairy chimneys, curtains and blankets, and even human shapes. Its formation dates back millions of years. In Damlataş cave, there were only stalactites and stalagmites. However, the fact that this cave is also healing adds a nice difference here. 🤗
Yes, friends, I tried to introduce and show you the Damlataş cave as much as I could. I enjoyed a lot while traveling. I hope you enjoyed visiting this healing cave with me.
I learned a lot of information while visiting this magnificent cave, so I end my article with the famous Turkish proverb "He who reads a lot, does not know a lot".🥰
Stay with love dear friends.🥰
TR
Herkese merhaba arkadaşlar 🤗
GİRİŞ
Umarım hepiniz sağlıklı ve mutlusunuzdur. Geçtiğimiz günlerde sizlerle Alanya Kalesi gezimi paylaşmıştım. Alanya Kalesi konulu yazımda, Alanya Kalesi'ne çıkmadan önce teleferiğin bulunduğu kısmın hemen yan tarafında yer alan dünyaca ünlü Damlataş Mağarasını gezdiğimi ve sizlerle Damlataş Mağarası gezimi paylaşacağımı belirtmiştim. 🤗 Bu arada Damlataş Mağarası burada çok sevdiğim arkadaşım @damla nın ismiyle başlıyor. Ona buradan hıve tr yi bir çatı altında birleştirerek bizlere yardımcı olduğu için teşekkür ederim 🙏🥰
Alanya ya gittiğimde ilk merak ettiğim yerlerden bir tanesi resimlerini internetten gördüğüm bu muhteşem mağaraydı. Zaten böyle değişik ilginç yerleri gezmeyi çok seviyorum. Mağaralardaki bu sivri sarkıtların oluşumları her zaman ilgimi çekmiştir. Bazen bu sarkıtlar birçok şekillere benzetilebiliyor.
Magara Alanya da tarihi yarımadanın tam batısında bulunuyor. Sol tarafında Antalya halk plajı ve Palm Beach isimli restaurant bulunmakta. Bu restoran müşteri çekmek amacıyla menüsünü ve yemeklerini görsel olarak dış konumda sergilemiş. Menüsünde genelde deniz ürünleri yer alıyor. Mağarayı ziyarete gelenler bu zengin menüden istediklerini seçebilirler.
MAĞARA HAKKINDA BİLGİLER
Damlataş mağarasına gittiğimizde orada bulunan tur rehberi bize mağara ile ilgili bilgiler verdi. Ayrıca mağaranın iç kısmında mağaranın oluşumu ve tarihi ile ilgili bilgiler veren bir levha da bulunmaktaydı. Hem tur rehberimizin anlatmış olduğu hem de yukarıda resmini gördünüz levhadaki bilgileri size aktarmaya çalışacağım.
Öncelikle buraya giriş ücreti 15 TL yani yaklaşık 0.80 hıve değerinde. Giriş fiyatına oldukça uygun buldum. Daha önce gitmiş olduğum Zeytintaşı Mağarası ile neredeyse aynı fiyat diyebilirim. Burayı belediye işlettiği için müze kart burada geçmiyor. Engelli vatandaşlara ücretsiz olarak giriş sağlanıyor.
Bu muhteşem mağara 1948 yılında liman taş ocaklarının inşası sırasında patlatılan dinamitler sonucunda ortaya çıkmış. Binlerce yıl önce yağan yağmurların damlayarak oluşturduğu sarkıt ve dikitlerden halen su damlacıkları damladığı için adına Damlataş Mağarası denmiştir. Yaklaşık MÖ 10.000 ve 15.000 yılları arasında oluştuğu düşünülmektedir. Türkiye'de ilk turizme açılan mağara olma özelliği taşımaktadır.
ASTIM HASTALIĞINA ŞİFA KAYNAĞI
Antalya'da yaşayan Galip Dere ismindeki vatandaşın araştırmaları sonucunda bu mağaranın astım hastalarına şifa kaynağı olduğu ortaya çıkmıştır.
Mağaranın diğer adı astım Mağarası olarak da geçmektedir. Özellikle astım hastalarının çok ziyaret ettiği bu mağarada nem ve rutubet oranı hastalara şifa kaynağı olmakta. İçerideki havanın sıcaklığı belli bir sıcaklıkta olup sıcaklık ayarı hiç değişmemektedir. Mağaranın dışında Antalya havası çok aşırı sıcak olmasına rağmen mağaranın içerisindeki sıcaklık oldukça serinleticiydi. İçeride sanki doğal bir klima varmış gibiydi. 🤗
Bu şifalı mağaranın içerisindeki havada belirli miktarlarda azot, oksijen, karbondioksit ve iyonlar bulunduğu için astım hastalarına şifa katmaktadır. Astım hastalarına her gün bir iki saat magarada kalmak kaydıyla 3 hafta boyunca bir tedavi kürü uygulanmaktadır. Uygulanan bu tedavi kürü sonrasında hastaların şifa bularak evlerine döndükleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Tur rehberimizden ve bilgi levhasından öğrendiklerimi size aktarmaya çalıştım. Eğer içinizde astım hastası olan varsa bu şifalı mağarayı muhakkak ziyaret etsin. 🤗
MAĞARA HAKKINDAKİ İZLENİMLERİM
Mağaranın girişinde yaklaşık 10 metre yürüdükten sonra aşağı doğru bir merdivenle iniyorsunuz. Mağaranın alt katında oturmak için banklar vardı. Bu banklar astım hastalarının uzun süre burada oturup dinlenmesi için düşünülmüş.
Ben buraya ziyarete gittiğimde oldukça kalabalıktı. Kalabalıkta burayı gezmek biraz zor. Merdivenden iniş çıkışlarin ve mağaranın dar olması gezme alanını biraz kısıtlıyor. Alt kattaki bölüm çok küçük. Özellikle alt katta dar bir alandan boyunuzun sığmayacağı bir bölüme giriyorsunuz. Ben bu alana zar zor da olsa girebildim. 🤗 Mağara bu daracık bölümde sona eriyor. Herkes benim gibi bu daracık bölüme kadar girip resim çekilmeye çalışıyordu. Kapalı alan korkusu ve dar yerlerde bulunamama fobisi olan kişilerin bu alana girip resim çektirmeleri biraz zor gibi görünüyor. 😀
Ama bir şey itiraf etmeliyim ki daha önce gezmiş olduğum Zeytintaşı Mağarasındaki oluşumlar çok daha farklı ve ilginç görünümdeydiler. Oradaki şekiller Peri bacalarına, perde ve battaniye şekillerine hatta insan şekillerine bile benziyordu. Oluşumu milyonlarca yıl öncesine dayanıyordu. Damlataş mağarasında ise sadece sarkıt ve dikit şeklinde şekiller vardı. Ancak bu mağaranın da şifalı olması buraya güzel bir farklılık katıyor. 🤗
Evet arkadaşlar Damlataş mağarasını elimden geldiğince sizlere tanıtmaya ve gezdirmeye çalıştım. Ben gezerken çok keyif aldım. Umarım sizler de benimle birlikte bu şifalı mağarayı gezerken keyif almışsınızdır.🙏🥰
Bu muhteşem mağarayı gezerken birçok bilgiler öğrendim bu yüzden yazımı ünlü bir Türk atasözü olan "Çok okuyan değil Çok gezen bilir" atasözü ile sonlandırıyorum.🥰