Herkese selam. 🙋♀️
Uzun bir aradan sonra yeniden bir şeyler söylemek için geldim yine. Umarım herkesin keyfi yerindedir ve iyidir. Kendisinden haber alamadığımız sevdiklerimiz de. Yine de uzakta da olsa iyi olduklarını bilmek güzel şey. 🌸
Hep buralardaydım, arkadaşlarımın yazdıklarını okudum. Onlarla beraber mutlu oldum. Birlikte Galatasaray'ımızın yeniden şampiyon olmasını kutladık. İyiler sonunda mutlaka kazanırdı çünkü. 💛❤️
Birkaç kez ekranın karşısına geçtim, boş bir sayfa açtım ama içimden tek söz etmek gelmedi. Ben de kapadım ve kendi dünyamın içinde yaşamaya devam ettim. Biraz film ile dizi izledim ve bolca kitap okudum. Son yazımda kitap alışverişini azaltacağımı söylemiş, hatta 'şuraya yazıyorum' minvalinde laflar ederek bunu resmileştirmiştim kendi kendime. 🤦♀️
Lakin bu pek işe yaramadı, şu an yolda olan iki sepet dolusu okunacak bebek var. Artık bu konuda kendime sözler vermeyeceğim, saldım. 'Rahat bırak beni' diye sızlanmalarını duymak istemiyorum çünkü.
Bu ayın da sonuna geldik, belki yeni ayda yeni başlangıçlar olur. Yeni sevinçlere, sürprizlere, başarılara, mutluluklara ve daha nice güzel şeye kapı aralanır. Mayıs Galatasaray'ın ayıyken Haziran da benim çünkü. 🎈
Size ne zaman okuduğumu unuttuğum -mart mıydı nisan mıydı emin değilim- ama başlı başına bahsedilmeye değer olan bir kitabı anlatmak istiyorum: Hannah Gold imzalı Kayıp Balina.
İsmini duydunuz mu hiç? Eğer genç-yetişkin kitaplar okumayı seven 11 yaş ve üzeri birileri varsa etrafınızda, duymuş olmalısınız. Ama bilmiyorsanız da hiç sorun değil az sonra öğrenmiş olacaksınız içeriğini. Ben bu tarz hikâyeleri okumayı seviyorum. 🙆♀️
Bazen, gerçek dünyadan bunaldığınız zamanlarda özellikle, sığınılacak bir liman oluyor çünkü. Sizi sarıp sarmalayan şefkatli bir anne eli de. Omzunuza hafifçe dokunarak "yanındayım" hissini veren bir dost gibi de.. Fantastik dünyanın sınırlarında yürümek hoşuma gidiyor.
Hem kütüphânemi bu yaş aralığının seveceği içeriği temiz kitaplarla da zenginleştiriyorum. Bu sayede ileride kötü olanlarla muhatap olmasın sevdiğim minikler. ✨️
Bir balina ile iletişim kurabilmek nasıl hissettirirdi?
On bir yaşındaki Rio, anneannesiyle yaşaması için California'ya gönderilir. Günlerini yalnız ve amaçsız bir hâlde geçirirken onu mutlu eden tek şey, yeni arkadaşı Marina ile birlikte çıktığı balina izleme turları olur.
Rio, sıradan bir turda annesinin favori balinası olan Beyaz Gaga ile karşılaşır. Daha sonra onun izini kaybeden Rio, onu yeniden bulmak için boyundan büyük maceralara atılacaktır.
(Arka Kapak)
11 yaşındaki Rio annesiyle birlikte Londra'da yaşamaktadır. Londra Filarmoni Orkestrası'nda keman çalan annesi ağır bir hastalığa yakalanır ve hastaneye yatarak tedavi olması gerekir. Bu durumda evladını tek başına evde bırakamaz, onu dört haftalığına California'ya, anneannesinin yanına göndermek ister ve bu düşüncesini oğluyla paylaşır. İstemeye istemeye kabullenmekten başka çıkar yol kalmamıştır küçük Rio için. Yaşlı kadınla daha önce hiç tanışmamıştır ve sadece gönderdiği Noel kartları vesilesiyle onun varlığından haberdardır.
Yola çıkıp da kendisini Pasifik Okyanusu'nun kenarında kocaman bir evde bulduğunda şaşırır.
Okyanus, parlak günün beyaz ışığında göz kamaştırıcıydı. Mavi, zümrüt ve turkuaz, yüzeyinde elmas taneleri gibi dans eden beyaz atlarla birleşiyordu, yani birinin nerede bitip diğerinin nerede başladığını anlayamıyordunuz. Işıltılı ve köpük köpük bir şey Rio'nun damarlarında dolaşarak vücudundaki son uyku kırıntılarını da uzaklaştırdı. (sf 33)
Keyifsiz geçen günler boyunca anneanne ve torun birbirine alışmaya çalışır. Kendisine sevgiyle kucak açmış olan kadını üzdüğünün farkında bile değildir Rio. Annesinin küçükken kaldığı odaya yerleşir ve onun eşyalarına dokunur, penceresinden görünen okyanusu uzun uzun izler.
Orada, onun ayak izlerinin üzerinde dururken sanki onun müziğinin bunca yıldır saklandığı evin ruhundan fışkırdığını hissedebiliyordu. (sf 24)
Üzerinde "benim neşe kutum" yazan bir kutu görür. İçinde annesini gülümseten şeylerin bulunduğuna emindir. Bunlar asla pahalı şeyler olamazdı, basit şeylerdi. Bir tren bileti, sahilde bulduğu kalp şeklindeki bir çakıl taşı, deniz kabukları, notlar, kartlar, mektuplar ve fotoğraflar gibi objelerdi. Sizin de var mı böyle bir anı kutunuz?
Annesi, mutlu olmayı hatırlattığı için onları biriktirdiğini söylemişti. Küçük Rio o zamanlar bunu anlayamamıştı. Bir insan mutlu olmayı neden hatırlama ihtiyacı hissediyordu ki?
Kutunun içini karıştırdığında her zamanki şeylere rastladı ama gördüğü bir karalama defteri onu bayağı şaşırttı.
Çünkü her sayfası çeşitli balina çizimleriyle doluydu. 🐳
Resimlerin her biri bir sahneyi canlandırıyordu. Kimi devasa bir kuyruktu, bazısı da hava deliğinden gökyüzüne doğru fışkıran su. Sıçrayan bir balina, sudan başını çıkarıp ürkekçe bakan bir başkası ve hatta yavru balinalar. 🐋 🐋 🐋
Gri balinaların, güneye doğru göç ederken evinin bulunduğu Okyanus Koyu'ndan geçtiğini söylemişti. Bunu hayal meyal hatırlıyordu şimdi. Demek ki annesi küçükken, belki de kendi yaşındayken balinaları gözlüyor ve onları unutmamak için resmediyordu.
İçlerinde en özelinin, el yazısıyla Beyaz Gaga olarak isimlendirilen balina olduğunu anladı. Acaba ne anlam ifade ediyordu annesi için? Onu görmeyi ve hissettirdiğini bilmeyi çok istiyordu.
Bazen doğru olanı yapmak için farklılıklarını bir kenara bırakman gerekir. (sf 28)
Üzüntülü hâli bir anda değişivermişti. İçinde bir amaç vardı şimdi. Beyaz Gaga'yı görmek. Anneannesine soğuk olan tavrı yumuşamıştı, okyanusu daha yakından görmek için koşar adım çıkmıştı evden.
Hikâye burada başlıyordu diyebilirim. Bundan gerisini anlatmayayım ki sürprizi kaçmasın. Bir balina ile bir insanın dostluğunu, kalpten kalbe olan o gizli bağın nasıl kurulduğunu öğrenmek istiyorsanız okuyabilirsiniz. İçinizi ısıtan bu macerayı keyifle okuyacağınıza eminim. 💞
Rio onun gözünün içine baktığında ruhunun derinliklerini ve ötesini görebiliyordu. Ve bu şimdiye kadar gördüğü en güzel ruhtu. (sf 233)
Bu kitap bana aylar önce izlediğim 2007 yapımı, orijinal ismi The Water Horse: Legend of the Deep olan ve dilimize Su Atı: Derinlerin Efsanesi olarak çevrilen filmi anımsattı.
Konusu belki bir başkasına tamamen farklı gelecektir ama bana hissettirdiği duygu bire bir aynıydı. İskoçya'nın en güzel yerlerinden birinde yaşayan ve babasının savaştan dönmesini bekleyen Angus MacMorrow isimli bir çocuğun hikâyesi.
Geçmişte babasıyla su kenarına gidip bazı midye ve çeşitli deniz kabuklarını toplayan Angus, bu işi tek başına devam ettirir. Bir gün gizemli bir obje bulur ve eve götürür. İçinde parıltıların olduğu bu şey, efsanevi bir canlının yumurtasıdır aslında.
İskoç efsanelerinde gizemli bir yaratık olarak yer edinen Su Atı, yumurtadan çıkar ve Angus ile karşılaşır. Küçük çocuğun yaşadığı şaşkınlık, sevince döner ve ona Robinson Crusoe'dan ilham alarak Crusoe adını verir. Herkesten gizleyerek onu beslemeye ve büyütmeye çalışır. 🦕
Ona yalnızlığını unutturan sevimli Su Atı ile aralarında güzel bir dostluk kurulur. Fakat gittikçe büyüyen Crusoe'yu gözlerden gizlemek de zorlaşır ve nihayetinde birileri onu fark eder. :(
Seyretmek için geç kalmışım dediğim filmlerden biriydi benim için. Eğer bu sıcacık hikâyeyi merak ediyorsanız kesinlikle izlemelisiniz. 💞
Ünlü Loch Ness Canavarı'ndan esinlenen bu film, hem fantastik hem de savaşla alakalı sahneleri olduğu için dönem filmi olarak düşünülebilir. Keşke bizim Van Gölü Canavarı'na da böyle bir filmde yer verilse. Bir dönem çok meşhurdu kendisi ama son zamanlarda unutulmaya yüz tuttu. Tekrar hatırlatmakta fayda var. 🙆♀️
Kayıp Balina ve Su Atı: Derinlerin Efsanesi ile dönüş yapmak bana da iyi geldi. Umarım bir daha bu kadar ayrı kalmam.
Okuyan arkadaşlarım varsa teşekkür ederim. 💐
Siz en son ne okudunuz ve ne izlediniz?