Hi Friends
As I mentioned in my travel posts last year, I don't like the vacation format that goes between hotel, sea and foods. I want to discover new places at homeland or abroad as much as possible. Before the pandemic, I traveled abroad every year. However, the pandemic caused millions of people, including me, to change their travel plans for at least 2 years. After the pandemic, it was time for me to start traveling abroad. Last year, I did this by going to Thessaloniki, Greece. This year, my first choice for traveling abroad was again Thessaloniki and some of Cycladic Islands in Greece. In the eighth part of my travel post series, I will write about Naoussa Village, located in the north of Paros Island, one of the Cyclades Islands.
Merhaba Arkadaşlar
Geçen seneki seyahat yazılarımda da belirttiğim gibi otel, deniz ve yemek arasında geçip giden tatil anlayışını sevmiyorum. Yurtiçinde veya yurtdışında mümkün olduğunca yeni yerler keşfetmek istiyorum. Pandemiden önce her yıl yurtdışı seyahatleri yapan biriydim. Fakat, pandemi benim gibi dünyada milyonlarca insanların seyahat planlarını en az 2 yıl değiştirmesine sebep oldu. Pandemiden sonra benim için artık yurtdışı seyahatlerime başlamanın zamanı gelmişti. Geçen sene bunu Yunanistan’ın Selanik şehrine giderek gerçekleştirdim. Bu yılki ilk yurtdışı seyahat tercihim yine Yunanistan ve Yunanistan’ın birkaç Kiklad Adası oldu. Gezi yazımın sekizinci bölümünde sizlere Kiklad Adaları’ndan biri olan Paros adasının kuzeyinde bulunan Naoussa Köyü’nden bahsedeceğim.
We rested for a while at the hotel in Parikia and added to the cooling weather. At around six in the evening, we set off for the restaurant we had made a reservation for in Naoussa village in the island of Paros. Naoussa village is about 12 km from the center of Paros and to get there we would use the road to Kolymbithres Beach again and then go even further. We arrived in Naoussa about half an hour later. Our reservation was at eight o’clock. After leaving the car in the parking lot, we had started exploring Naoussa on foot until dinner time. This small fishing village/town surprised us a lot. Naoussa was like a hidden treasure in the island of Paros.
Parikia’daki otelde bir süre dinlenip havanın serinlemesini ekledik. Akşaam saat altı gibi, Paros adasının Naoussa köyünde rezervasyon yaptığımız restoranta doğru yola çıktık. Naoussa Köyü, Paros adasının merkezine yaklaşık 12 km uzaklıkta ve oraya gitmek için tekrar Kolymbithres Plajı’na giden yolu kullanıp daha da uzağa gidecektik. Yaklaşık yarım saat sonra Naoussa’ya varmıştık. Rezervasyonumuz saat sekizdeydi. Arabayı otoparka bıraktıktan sonra yemek saatine kadar yürüyerek Naoussa’yı keşfetmeye başladık. Bu küçük balıkçı köyü/kasabası bizi son derece şaşırtmıştı. Naoussa adeta Paros adasının içine saklanmış bir hazine gibiydi.
The narrow streets with white paint, like a labyrinth, paved with stones, typical of the Cycladic Islands, whitewashed houses with flowers and colorful doors and windows; taverns, restaurants, bars, small churches and chapels, and the evening… I can say that this was the stop where we took the most photos of our tour because every frame of Naoussa was worth a photo. It was impossible not to take photo at every step. We continued this nice walk towards the restaurant where we would have dinner. The place where we would have dinner was one of the restaurants located next to Naoussa Marina, where fishermen leave their boats and canoes. The restaurants here, with their whitewashed, blue or white painted tables and chairs, give you a perfect dinner pleasure. You realize that you are really in an island.
Kiklad adalarına özgü beyaz boyalı, labirent gibi, taş döşeli dar sokaklar, beyaz badanalı, çiçekli ve rengarenk kapı-penceresi olan evler; tavernalar, restorantlar, barlar, küçük kiliseler ve şapeller ve akşamüstü… Turumuzun en çok fotoğraf çektiğimiz durağı burası oldu diyebilirim çünkü Naoussa’nın her karesi fotoğraflıktı. Adım başı fotoğraf çekmemek elde değildi. Bu güzel yürüşümüze, akşam yemeğini yiyeceğimiz restoranta doğru yürüyerek devam ettik. Akşam yemeği yiyeceğimiz yer, balıkçıların kayık ve teknelerini park ettiği, Naoussa Marina’nın yanında bulunan restorantlardan biriydi. Burdaki restorantlar, beyaz badanalı; mavi veya beyaz boyalı masa ve sandalyeleri ile size mükemmel bir akşam yemeği zevki veriyor. Kendinizin gerçekten bir adada olduğunu anlıyorsunuz.
The dinner was mostly seafood and I can say that we were stuffed. The bill we paid was half of what we would pay in a restaurant in such a touristic place in Turkiye. After the dinner, we started walking near by this small and beautiful marina of Naoussa. The sun had set, we wanted to walk near by the marina until it got dark. Many luxury yachts were parked in the marina. There were also Turkish flagged yachts coming from Bodrum. We also visited the Saint Athanasius Orthodox Chapel which is located close to the marina.
Akşam yemeğimiz deniz ürünü ağırlıklıydı ve tıka basa doyduk diyebilirim. Ödediğimiz hesap ise, emin olun Türkiye’de böyle bir turistik mekandaki bir restorantta ödeyeceğimiz hesabın yarısı kadardı. Akşam yemeğimiz yedikten sonra Naoussa’nın bu küçük ve güzel marinasında yürüyüş yapmaya başladık. Güneş batmıştı, hava kararana kadar marinada yürümek istedik. Marinada birçok lüks yat park etmişti. İçlerinde Bodrum’dan gelen Türk bayraklı yatlar da vardı. Burada marinaya yakın bir yerde olan Aziz Athanasius Ortodoks Şapeli'ni de ziyaret ettik.
After spending some time at the marina, we set off back to Parikia when it was almost dark. Our hearts stayed in Naoussa : ) We were really tired on the fourth day of our tour. As soon as we got to the hotel, we started to rest because tomorrow's journey was going to be quite tiring. See you in the next post of my Greece tour. All photos in this post belong to me. Thank you for reading.
Marinada biraz zaman geçirdikten sonra hava kararmaya yakın Parikia’ya doğru dönüş yoluna çıktık. Kalbimiz Naoussa’da kalmıştı : ) Turumuzun dördüncü gününde iyice yorulmuştuk. Otele varır varmaz hemen dinlenmeye başladık çünkü yarınki yolculuğumuz epey yorucu olacaktı. Yunanistan turumun bir sonraki yazısında görüşmek üzere. Bu yazıdaki tüm fotoğraflar bana aittir. Okuduğunuz için teşekkür ederim.